1- Bronşiyal siliyalı epitelin skuamöz epitele değişmesine ne ad verilir?
a)    Anaplazi
b)    Displazi
c)    Metaplazi
d)    Hiperplazi
e)    Karsinoma in situ

Yanıt: C
Hücrelerin zedeleyici bir etken yada ağır fizyolojik stresle karşılaştığında yeni koşullara uyum sağlamaya çalışmasına adaptasyon denir. Atrofi, hiperplazi, hipertrofi ve metaplazi, adaptasyon mekanizmalarıdır. Metaplazi, olgun bir hücre tipinin genellikle daha dayanıklı, farklı bir olgun hücre tipine dönüşmesidir. Epitelial hücrelerde daha sıktır ve en sık kolumnar hücrelerin skuamöz hücrelere dönüşümü görülür.  
Skuamöz metaplazi : 
-Sigara içenlerde ve A vitamini eksikliğinde solunum sisteminde
-Serviks epitelinde inflamasyon ve irritasyona bağlı olarak
-Mesanede taş, kronik inflamasyon, Schistosomiazis
-Tükrük bezi,pankreas ve safra duktuslarında taş varlığı
Metaplazik hücrelerde displazi gelişirse skuamöz (yassı epitel) hücreli karsinom riski artar.
Glandüler metaplazi : En iyi örnek Barrett özefagusudur. Normalde özefagusu döşeyen skuamöz hücreler uzun süreli reflü sonucunda glandüler hücrelere dönüşür. Metaplazik glandüler hücrelerde displazi gelişirse özefagusda adenokarsinom riski artar.
Mezenşimal metaplazi : Nadir görülür. Daha çok lokal zedelenmeye yanıt olarak fibroblastlar kondroblast yada osteoblastlara dönüşerek kıkırdak ve kemik üretirler. Örnek: Myozitis ossifikans


2- Glomerüllerde yarımay oluşumuna yol açan değişiklik aşağıdakilerden hangisine ikincildir?
a)    Nötrofil eksudasyonu
b)    Mezengial proliferasyon
c)    Amiloid birikimi
d)    Endotel proliferasyonu
e)    Paryetal epitel hücre proliferasyonu

Yanıt: E
Hızla İlerleyen (Kresentik) Glomerülonefrit, en kötü prognozlu glomerül hastalığıdır. Klinik olarak hızlı ve ilerleyici renal fonksiyon kaybı, ağır oligüri ile tedavi edilmezse, birkaç hafta-ay içerisinde böbrek yetmezliği ile ölüm oluşur. Glomerüllerin çoğunda yarım ay (kresent) varlığı izlenir. Bowman kapsülünde parietal epitel hücrelerinde çoğalma, monosit ve makrofaj infiltrasyonu sonucunda gelişir. Çoğu immünolojik mekanizma ile oluşur.

3 alt grubu vardır: 
•    Tip I RPGN = Anti  -  GBM hastalığı olup IgG ve C3’ün GBM’de diffüz birikimi vardır. Antikorlar akciğer alveol bazal membranı ile çapraz reaksiyon verip Goodpasture sendromu oluşturabilir. Antikorlar tip IV kollajenin nonkollajenöz bölgesine (alfa-3 zinciri) yöneliktir.İmmünfloresan ile bazal membran boyunca lineer birikimler görülür. Akciğer kanaması ve böbrek yetmezliği birlikte olur.  Plazmaferezden faydalanabilirler.
•    Tip II RPGN : İmmun kopmleks hastalığıdır. Poststrep GN, SLE, IgA nefropatileri ve Henoch – Schönlein purpurasında komplikasyon olarak gelişebilir. İmmünfloresan ile birikimler granülerdir. Plazmaferez faydasızdır. Altta yatan neden tedavi edilmelidir.
•    Tip III RPGN (pausi immun tip)’de immunfloresan veya EM ile antikor ve immun kompleks varlığı belirlenemez. Çoğunda serumda  ANCA (antinötrofil sitoplazma  antikoru) bulunur. Bazı vaskülitlerde rol oynayan bir antikordur. Tip III RPGN mikroskobik poliarterit ve Wegener granulomatozu  ile ilişkili olabilir. Ama çoğu olguda tek başına ve idiopatiktir.
Her üç tipte de olguların çoğu idiopatik olup tüm tiplerde ortak bulgu ağır glomerül hasarıdır. Böbrekler büyük soluk, olup, korteksde peteşiler mevcuttur. Belirgin yarımay oluşumu vardır. Parietal hücreler çoğalarak Bowman boşluğunu doldurur ve glomerülü sıkıştırır. Fibrin birikimi belirgin olup yarımay oluşumunu bunun başlattığı düşünülmektedir. Subepitelyal birikim görülebilirse de asıl bulgu EM  ile GBM’de yırtıklar oluşmasıdır. Zamanla yarımay yapıları skleroze olur. Tedavide steroid ve sitotoksik ilaçlar kullanılır. Yinede olguların çoğunda, dializ ve transplantasyon gerekir.


3- Bir tümör için kesin maliğnite kriteri aşağıdakilerden hangisidir?
a)    Nekroz içermesi
b)    Anaplazi
c)    Hızlı büyümesi
d)    Kapsül içermesi
e)    Metastaz yapması

Yanıt: E
Beniğn-maliğn tümör ayırımında kullanılan kriterler: Diferansiasyon ve anaplazi, büyüme hızı, lokal invazyon ve metastazdır.
•    Metastaz : En kesin maliğnite kriteri olup primer tümörle devamlılığı olmayan tümör implantlarıdır. Santral sinir sistemi  tümörlerinden glial tümörler ve bazal hücreli karsinom maliğn olduğu halde uzak metastazları çok nadirdir. Metastaz üç şekilde gerçekleşebilir.
1.    Vücut boşlukları ve yüzeylerine direkt yayılım: En sık periton, daha nadiren plevra, perikard, subaraknoid bölge ve eklem boşluklarına olur. Peritonda over ve GİS tümörleri, plevrada akciğer ve meme karsinomları en sık rastlanan metastazlardır. Ayrıca lösemi ve lenfomada serozal yüzeylere yayılabilir. Medulloblastom ve ependimom subaraknoid yayılım gösterebilir.
Lenfatik yayılım: Daha çok karsinomların yayılım biçimidir. Lenf düğümü tutulumu genellikle drenaj yolunu izler. Zamanla karsinomlarda hematojen yayılım gösterebilir. Sarkom olduğu halde lenf nodu metastazı yapan tümörlere örnek olarak Kaposi sarkomu verilebilir. 
3.    Hematojen yayılım: Sarkomlar için tipik olmakla birlikte karsinomlarda da görülebilir. Yayılım genellikle ince duvarlı venler aracılığı ile olur. Arteriel yayılımın olabilmesi için venöz sistemle akciğere gelen tümörün  akciğer engelini aşması veya primer odağın akciğerde olması gerekir. Venöz yayılım ön planda olduğundan vücutta en sık metastaza uğrayan organ  akciğer, ikinci olarak karaciğerdir. Ayrıca adrenal gland, kemik ve beyinde sık metastaza uğrayan  bölgelerdir. Karsinom olduğu halde hematojen yayılımın sık görüldüğü tümörler: Tiroid karsinomları (özellikle foliküler karsinom), prostat karsinomu, renal hücreli karsinom ve hepatoselüler karsinom


4- Aşağıdaki proteinlerden hangisinin fosforilasyonu hücre siklusunun ilerlemesinde önemli rol oynar?
a)    RAS proteini
b)    Retinoblastom proteini
c)   p53 proteini
c)    Vasküler endotelital büyüme faktörü
d)    İnterlökin-1

Yanıt: B
 
Hücreler G1, S, G2 ve M (mitoz) aşamalarını içeren hücre siklusuna girerek çoğalırlar. Bu siklusu başlatan myc, ras gibi onkogenlerin siklin ve siklin bağımlı kinazları uyarması ile oluşur. Bunlar hücre proliferasyonunu arttırırlar. Tümör baskılayıcı genler olan p53, p21, p14, p16, p27 ve Rb genleri ise gerektiği zaman devreye girerek hücre proliferasyonunu durdururlar. Böylece hücre çoğalması kontrol altında tutulur. Hücreler S fazına geçtikten sonra, bağımsız olarak çoğalmayı sürdürürler. Bu nedenle tümör baskılayıcı genlerin en önemli etki bölgesi G1 den S fazına geçiştir. Rb gen ürünü olan Rb proteini nükleer bir fosfoproteindir.  Hipofosforilize olduğunda aktiftir ve hücre siklusunu G1-S fazı geçişinde durdurur. Fosforilize olduğunda inaktiftir ve hücre siklusu ilerler, hücreler çoğalmaya devam eder. 

5- Bcl-2 proteininin aşırı ekspresyonu sonucu apoptozisin engellenmesinin önemli rol oynadığı neoplazi aşağıdakilerden hangisidir?
a)    Burkitt lenfoma
b)    Wilms tümörü
c)    Kronik myelositik lösemi
d)    Foliküler lenfoma
e)    Nörofibromatozis tip 1

Yanıt: D
Mutasyona uğramış hücrede DNA tamiri sağlanamazsa, o hücre apoptoz yolu ile ortadan kaldırılır. Bu gerçekleşmezse, mutant hücre çoğalmaya devam eder ve maliğnite riski artar. Bcl-2 mutasyonu apoptozu engelleyerek foliküler lenfoma riskini arttırır. Bcl-2 mutasyonunun belirlenmesi foliküler lenfomanın tanısında kullanılır.
Apoptoz defekti ile oluşan hastalıklar: 
•    Kanserler; özellikle p53 mutasyonu ile oluşanlar, hormona bağlı gelişenler (meme, over, prostat) ve foliküler lenfoma (Bcl-2 mutasyonu)
•    Otoimmün hastalıklar
Apoptoz artışı ile oluşan hastalıklar:
•    Spinal muskuler atrofi gibi , bazı nöronların kaybı ile giden nörodejeneratif hastalıklar
•    MI ve serebral enfarktüs gibi iskemik hastalıklar
•    Viral enfeksiyonlarda, enfekte hücrelerin ölümü


6- Aşağıdakilerden hangisi sürekli bölünen (labil) hücre grubunda yer almaz?
a)    Ağız mukoza epiteli
b)    İnce barsak mukoza epiteli
c)    Karaciğer parankim hücreleri
d)    Safra kanalları epiteli
e)    Kemik iliği hücreleri

Yanıt: C
Sürekli çoğalan (labil) hücreler: Cilt, oral kavite, vajen, serviks gibi skuamöz epitelle döşeli bölgeler; tükrük bezi, pankreas gibi glandüler organların salgı duktus epiteli, gastrointestinal sistem ve uetrusun kolumnar epiteli, üriner tarktüsün  transisyonel epiteli, kemik iliği ve diğer hematopoetik doku hücreleri…. Sınırsız çoğalma yeteneği olan kök hücreler olgun hücreleri oluşturur. 
Sessiz (stabil) hücreler: Karaciğer, böbrek, pankreas gibi tüm glandüler epitel hücreleri, fibroblast, düz kas ve endotel hücresi gibi mezenşimal hücreler, istirahat halindeki lenfosit ve diğer lökositler... Bu hücreler G0 fazında iken, uyarı ile G1’e geçerler ve gerektiği zaman çoğalabilirler. 
Bölünmeyen (kalıcı) hücreler: Nöronlar, kalp kası ve iskelet kası hücreleri... Çoğalma yetenekleri yoktur. 

7- Aterom plağının gelişiminde intimaya geçerek çoğalan ve ekstraselüler matriks elemanlarını oluşturan hücre aşağıdakilerden hangisidir?
a)    Makrofajlar
b)    Düz kas hücreleri
c)    Endotel hücreleri
d)    Nötrofiller
e)    Lenfositler
Yanıt: B
Ateromun gelişimi makrofaj, lenfosit, endotel hücreleri ve düz kas hücrelerinin yer aldığı bir kronik inflamasyon sonucunda gerçekleşir. Düz kas hücreleri media tabakasından intimaya göç ederler. Burada çoğalarak kollajen ve proteoglikan gibi ekstraselüler matriks elemanlarını üretirler. Böylece önceden oluşan yağlı birikim fibroadipoz ateroma dönüşür ve aterosklerotik plaklar stabilize olur. Bunları yapabilmesi için PDGF, FGF ve TGF-alfa gibi büyüme faktörleri, düz kas hücrelerini uyarır. 

8- Aşağıdaki hastalıklarından hangisinde glomerül lezyonu görülmesi karakteristiktir?
a)    Klasik poliarteritis nodoza
b)    Dev hücreli arterit
c)    Takayasu hastalığı
d)    Buerger hastalığı
e)    Wegener granülomatozu

Yanıt: E
Glomerülü tutan vaskülitler küçük çaplı damarları tutan vaskülitlerdir çünkü glomerül içerisinde fenestre kapillerler bulunur. Büyük çaplı damar vaskülitleri buraya uzanamaz. 
Tutulan damarın çapına göre vaskülit sınıflaması
•    Büyük damar vaskülitleri:
Takayasu hastalığı
Dev hücreli arterit
•    Orta çaplı damar vaskülitleri
Poliarteritis nodoza
Kawasaki hastalığı
Buerger hastalığı
•    Küçük çaplı damar vaskülitleri:
Goodpasture sendromu
Wegener granülomatozu
Mikroskobik polianjiit
İzole kutanöz lökositoklatik vaskülit
Henoch-schönlein purpurası
Kriyoglobülinemik vaskülit
Churg-Strauss sendromu

Wegener Granulomatozisi
1-Üst solunum yolunda ve alt solunum yolunda nekrotizan granülomlar
2-Özellikle akciğerde olmak üzere herhangi bir yerde küçük ve orta çaplı damarlarda nekrotizan veya granulomatöz vaskülit
3-Nekrotizan, sıklıkla yarımay glomerülonefriti

9- Renal hücreli karsinom aşağıdakilerden hangisinden köken alır?
a)    Proksimal tübül epitelinden
b)    Toplayıcı duktus epitelinden
c)    Böbrek pelvis epitelinden
d)    Bowman kapsülünün pariyetal yaprak epitelinden
e)    Bowman kapsülünün viseral yaprak epitelinden

Yanıt: A
Renal hücreli karsnoma böbrek kanseri, berrak hücreli karsinom, hipernefroma, adenokarsinom da denir. Böbrek tümörlerinin %80-90’ı erişkin tümörlerinin %2’sini oluşturur. Proksimal tübül epitel hücrelerinde kaynaklanır. 6.-7. on yılda sıktır. F/M=1/2. Sigara içenlerde daha sıktır ve ailesel formları bulunur.  VHL sendromunda  bilateral, çok sayıda karsinom görülebilir. VHL geni kr.3p25’de yerleşen tümör süpresör gendir. Sporadik olgularda da VHL gen mutasyon  bulunduğundan  bu genin veya kr.3’de bununla ilişkili bir genin renal karsinogenezde etkili olduğu düşünülmektedir. 
Ayrıca obesite, hipertansiyon, asbest, petrol ürünleri, ağır metaller, kronik böbrek yetmezliği ve bu zeminde gelişen edinsel kistler ve tuberosklerozunda risk faktörleri arasında olduğu ileri sürülmektedir.

10- Bir kanser hastasında özefagusun geniş alanlarının gri-beyaz psödomembranla kaplanmış olması durumunda, aşağıdaki özefajit tiplerinden hangisi düşünülmelidir?
a)    Herpes virüs özefajiti
b)    Radyasyon özefajiti
c)    Koroziv alkali özefajiti
d)    Kandida özefajiti
e)    Sitomegalovirüs özefajiti

Yanıt: D
Kanser tedavisi, AIDS yada transplantasyon gibi immün sistemi baskılayan durumlarda ve geniş spektrumlu antibiyotik kullananlarda kandida özefajiti sık görülür. Gri beyaz psödomembranlar içerisinde, mikroskobik incelemede yoğun mantar hifleri görülür.

Enfeksiyöz ve Kimyasal Özefajit

•    Alkol, koroziv asid yada alkaliler (intihar amacı ile), aşırı sıcak içecekler (İran’ da çay) yada aşırı sigara içimi
•    Sitotoksik kanser ilaçları ve üzerine eklenen enfeksiyon
•    İmmünsüprese hastalarda CMV ve HSV enfeksiyonları
•    İmmünsüpresyon yada geniş spektrumlu antimikrobial tedavi sonucunda gelişen mantar enfeksiyonları. En sık kandida, daha az mukormikoz ve aspergilloz
•    Böbrek yetmezliğinde gelişen üremi

Ayrıca radyasyon, GVH hastalığı, otoimmün hastalıklar, pemfigoid ve epidermolizis bülloza gibi dermatolojik hastalıklar özefajit yapabilir. Nadiren Crohn hastalığı, özefagusu etkileyebilir.


11- Aşağıdakilerden hangisi mide kanseri sıklığında artışa neden olmaz?
a)    Hipoklorhidri
b)    Diyette nitritlerin yüksek olması
c)    Sigara kullanımı
d)    Parsiyel gastrektomi
e)    Nonsteroid antiinflamatuar ilaçların kullanımı

Yanıt: E
NSAİİ kullanımı, midede akut gastrit ve akut ülsere yol açabilir. Akut gastrit tam rejenerasyonla iyileşir. Akut ülser fibrozis ile iyileşse de, aynı bölgede yeniden oluşmaz. Her iki durumda kanser gelişimi için risk faktörü değildir. 
Gastrik Karsinom için Risk Faktörleri
Çevresel etkenler
H. pylori enfeksiyonu
Diet: 
- Nitratlardan oluşan nitritler (su ve gıdalardaki katkı maddeleri) 
-Tutsülenmiş gıdalar, aşırı tuz, turşular, kırmızı pul biber
-Taze sebze-meyve tüketiminin az olması (antioksidanlar nitrozasyonu engeller).
Düşük sosyoekonomik düzey
Sigara

Kişisel faktörler
Kronik gastrit
-    Hipoklorhidri: H.pylori kolonizasyonunu arttırır
-    İntestinal metaplazi prekürsördür.
Parsiyel gastrektomi
- Safralı, alkalen intestinal sıvı reflüsüne yol açar
Gastrik adenomlar
-    %40 tanı anında kanser odağı
-    %30 tanı anında çevresinde kanser odağı
Barrett özefagusu
-    Gastroözefageal bileşke tümörlerinin riski artar

Genetik faktörler 
A kan grubunda hafif risk
Ailesel mide kanseri öyküsü
Herediter nonpolipozis kolon kanser sendromu
Familial gastrik karsinom sendromu (E-cadherin mutasyonu)

12- Aşağıdakilerden hangisi intrahepatik portal hipertansiyona yol açar?
a)    Portal ven trombozu
b)    Budd-chiari sendromu
c)    Kor pulmonale
d)    Siroz
e)    Konstriktif perikardit

Yanıt: D

Karaciğer Dolaşım Bozuklukları
İntrahepatik akım bozuklukları :                                                      
          Siroz                                               
          Sinüzoidal tıkanıklık                       
          Sistemik dolaşım yetmezliği    
      
Karaciğere gelen kan akımında bozulma :                     
         Hepatik arter yetmezliği                  
         Portal ven obstrüksiyonu                
         İntra-ekstrahepatik trombozis    

Hepatik ven akımında tıkanıklık:  
          Hepatik ven trombozu                
          (Budd-Chiari send)                     
          Venoz-oklüziv hast.                   

13- Aşağıdaki tümörlerden hangisinin beyin metastazı yapma riski en düşüktür?
a)    Meme karsinomu
b)    Prostat karsinomu
c)    Böbrek karsinomu
d)    Maliğn melanom
e)    Koryokarsinom

Yanıt: B
İntrakranial tümörlerin %25-35 kadarı metastatik tümörlerdir. En sık beyin metastazı yapan beş tümör akciğer, meme, cilt (melanom), böbrek ve gastrointestinal tümörlerdir ve metastazların %80 kadarını oluştururlar. Nadir görülen bir tümör olan koryokarsinomun beyin metastazı sık olmakla birlikte, daha sık görülen prostat karsinomu, komşu kemik ve duraya metastaz yapsa bile; beyine hemen hemen hiç metastaz yapmaz. 

14- Beş yaşında erkek çocuk hızla karın şişliği nedeni ile getiriliyor. Yapılan fizik muayenede yaygın asit ve ileoçekal kitle saptanıyor. Asit sıvısının incelenmesinde vakuollü sitoplazmalı immatür hücreler görülüyor. İmmünfenotipleme ile matür B hücre fenotipi belirleniyor. Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
a)    Burkitt lenfoma
b)    Lenfoblastik lenfoma
c)    Anaplastik büyük hücreli lenfoma
d)    Hodgkin lenfoma
e)    Castleman hastalığı

Yanıt: A
Burkitt Lenfoma
1) Afrika tipi (endemik), 2) sporadik; 3) HIV enfeksiyonunda görülen agresif lenfomaların bir alt grubu olmak üzere farklı tipleri vardır. Tümünde histolojik görünüm aynı olsada bazı klinik, genotipik ve virolojik farklılıklar vardır.
•    Morfoloji: Orta boyutlu, birkaç nükleolü olan nüveler içeren, bazofilik yada amfofilik sitoplazmalı lenfoid hücrelerden oluşan infiltrasyon görülür. Mitoz ve apoptoz sıktır. Kalıntıları fagosite eden makrofajlar nedeni ile yıldızlı gök manzarası oluşur. Kemik iliği tutulumu varsa, 2-5 nükleollü, mavi sitoplazmalı, berrak sitoplazmik vakuolleri olan hücreler şeklinde görülür.
•    İmmünfenotip: Yüzey IgM, monotipik hafif zincirler, CD19, CD20, CD10 ve BCL6 gibi matür B hücre belirleyicileri
•    Sitogenetik ve moleküler genetik: Tümünde 8. kromozom da yerleşen c-MYC geninde translokasyon vardır. Çoğu kez diğer bölge IgH loküsüdür t(8;14). Endemik tümörlerin tümünde; AIDS hastalarının %25’i, sporadik olguların %15-20’ sinde latent EBV enfeksiyonu vardır.
•    Klinik: Endemik ve sporadik olguların çoğu çocuk ve genç erişkinlerde görülür. ABD’ de çocukluk çağı lenfomalarının %30’ u Burkitt lenfomadır. Çoğu ekstranodal yerleşir. Endemik olanlar mandibula yanı sıra böbrek, over ve adrenal gland gibi abdominal organlarda yerleşir. Sporadik olgular daha sık olarak ileoçekal bölge ve peritonda yerleşir. Kemik iliği ve periferik kan tutulumu nadirdir. Çok agresif olmakla birlikte, kısa süreli, yüksek doz kemoterapiye iyi yanıt verir. Çoğu çocuk ve genç erişkin iyileşirken, yaşlılarda kötü davranış gösterir.

15- Nöronlarda oluşan santral kromatolizis aşağıdakilerden hangisine ikincil olarak gelişir?
a)    Nörofibriler yumak oluşması
b)    Perikaryonda lipofusin birikimi
c)    Akson kesisi veya ağır hasarı
d)    Transsinaptik dejenerasyon
e)    Herpetik enfeksiyon

Yanıt: C
Nöronlar : 
Gri cevherde bulunurlar. Çoğalma yetenekleri yoktur. İmmünhistokimyasal olarak nörofilaman, NeuN, sinaptofizin ile belirlenirler. Zedelenmeye karşı farklı yanıtlar oluştururlar.
•    Aksonal reaksiyon : Akson zedelendiğinde veya kesildiğinde, protein sentezi ile hücre yuvarlaklaşır.  Nüve perifere geçer, nükleol belirginleşir ve Nissl cisimciği dağılır. Bu tabloya  kromatolizis.denir.
•    Akut hücre hasarı (kırmızı nöron) : Akut SSS anoksisi ile nöron ölümüdür. Değişiklikler 12 saat sonra görülebilir. Hücre gövdesi (perikaryon) büzüşür; nüvede piknoz ve nükleolus kaybı; Nissl cisimciği kaybı sonucu sitoplazmada yoğun eozinofili oluşur.
•    Atrofi ve nöronal dejenerasyon : Yavaş ilerleyen nörolojik hastalıklarda nöron kaybı olur ve reaktif gliozis gelişir.
•    Nöron içi birikimler : Yaşlanma ile lipofuskin birikebilir. Metabolik hastalıklarda birikim olabilir. Anormal metabolit birikimi ile hücre şişmesi görülür. Herpetik enfeksiyonlarda intranükleer, eozinofilik, Cowdry tip A cisimciği; kuduzda intrasitoplazmik, eozinofilik Negri cisimciği; CMV enfeksiyonunda intranükleer ve sitoplazmik bazofilik inklüzyon görülebilir. Bazı dejeneratif hastalıklarda sitoplazmada birikimler (Alzheirmer’de nörofibriler yumak; Parkinsonda Lewy cisimcikleri) bulunabilir.



16- Yetişkinlerde santral sinir sisteminin en sık görülen primer neoplazmı aşağıdakilerden hangisidir?
a)    Oligodendrogliom
b)    Medulloblastom
c)    Astrositom
d)    Ependimom
e)    Schwannom

Yanıt: C
Astrositom en sık primer SSS tümörüdür. Fibriller (diffüz) astrositomlar infiltratif büyür; erişkinlerde sıktır (primer beyin tümörlerinin %80 kadarı) ama her yaşta görülebilir. En sık serebral hemisferde (supratentoriyal) yerleşir. Derece (grade) prognozda önemlidir. Nükleer pleomorfizm, mitotik aktivite, vasküler endotelial proliferasyon (VEP) ve nekroz varlığı ile derecelendirilir. Çocuklarda en sık görülen ise pilositik astrositomdur. En sık serebellumda (infratentoriyal), ayrıca optik sinir ve 3. ventrikül çevresinde sık yerleşir. 


17- Kraniyofarinjiom santral sinir sisteminde en sık aşağıdakilerden hangisine yerleşir?
a)    Paryetal korteks
b)    Talamus ve bazal ganglionlar
c)    Serebellopontin köşe
d)    Spinal epidural bölge
e)    Suprasellar bölge

Yanıt: E
Kraniofarinjiom, Rathke kesesi artıklarından gelişen, çoğu kez suprasellar yerleşimli tümördür. İntrakranial tümörlerin %1-5 kadarını oluşturur. 5-15 yaş ile 50 yaş üzeri olmak üzere iki pik dönemi vardır. Çocuklarda büyüme geriliği gibi endokrin bozukluklar; yaşlılarda ise görme bozuklukları ile dikkati çeker. Diabetes insipitus gibi hipofiz yetmezlikleri sıktır. 3-4 cm çapında, kapsüllü yada solid, daha çok kistik ve bazen multiloküler yapıdadır. Adamantinomatöz tipi kalsifikasyon içerir. Mikroskobik olarak skuamöz hücreler, kolumnar hücreler, süngerimsi retikulum, kompakt lameller keratin (yaş keratin) ve distrofik kalsifikasyon sıktır. Kist içerisinde makine yağı diye tarif edilen kolesterolden zengin, sarımsı-kahverengi sıvı vardır. Prognoz iyidir. 5 cm çaptan büyük ise rekürrens görülebilir. Nadiren, radyasyona sekonder olarak, skuamöz hücreli karsinoma dönüşebilir.

18- Kırkdört yaşında bayan hastada el ekleminde bilateral yerleşen akut ağrılı hastalıkda, eklem dokularında yoğun lenfosit ve plazma hücre infiltrasyonu, ödem ve fibrin birikimi gözlenmiştir. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
a)    Sifilitik artrit
b)    Gut artriti
c)    Romatoid artrit
d)    Nöropatik artrit
e)    Tüberküloz artriti

Yanıt: C
Romatoid Artrit, başlıca eklemleri ve diğer dokuları tutabilen sistemik, kronik inflamatuar hastalıktır. Nonsüpüratif proliferatif sinovit zamanla ilerleyerek  eklem hareketlerinin kısıtlanmasına yol açar. Sıklığı %1’dir. 40-70 yaş arası sıktır. F/M = 2-3/1. HLA DR4/DR1 ile ilişkilidir.El-ayak kemikleri gibi küçük eklemleri, dizdirsek, bilek ve omuzları tutan simetrik artrit vardır. Histolojisinde kronik snovit, snovia döşeyici hücrelerinde proliferasyon, hipertrofi, bazen villöz projeksiyonlar görülebilir. Lenfosit ve plazma hücre infiltrasyonu yanı sıra, lenfoid foliküller oluşabilir. Vaskülarize, inflamatuar, prolifere snovya kıkırdak yüzeyini kaplayarak pannus oluşturur. Periartiküler yumuşak dokuda ödem ve inflamasyon gelişir. Zamanla osteoklastik aktivite uyarılır ve subartiküler kemik zedelenir. Subkondral kistler ve osteoporoz oluşur. Pannus eklem boşluğunu doldurduğunda, önce fibröz; sonra kemiksi ankiloz oluşturur. Sinovial sıvıda akut inflamatuar hücreler belirgindir. 

19- Prostat karsinomunun rektal muayenede saptanabilmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
a)    Sıklıkla nodüler hiperplazi ile birlikte olamsı
b)    Prostatın periferik zonunda yerleşmesi
c)    Üretral kanalı oblitere etmesi
d)    Lokal lenf nodlarına yayılması
e)    Glandların kistik genişleme göstermesi
Yanıt: B
Prostat karsinomu en sık posterior periferik bölgede yerleşir. Bu bölge rektumun hemen önünde olup rektal tuşede sert kitle olarak ele gelir. Hiperplazi ise periüretral transizyonel zonda gelişir ve erken dönemde üretral kanalı oblitere ederek az az ve sık sık idrara çıkma (prostatizm) bulgusunu oluşturur. 

20- Aşağıdakilerden hangisi Wermer sendromunun (MEN tip1) komplikasyonu değildir?
a)    Primer hiperparatiroidizm
b)    Pituiter adenomlar
c)    Feokromasitoma
d)    Pankreas adacık adenomu
e)    Adrenal korteks hiperplazisi
Yanıt: C
MEN Sendromları

MEN 1 (Wermer Send.)

MEN 2a (Sipple send.)

MEN 2b

Hipofiz

Adenomlar

Paratiroid

Hiperplazi +++

Adenomlar +

Hiperplazi+

Pankreas adacıkları

Hiperplazi +

Adenom ++

Karsinom +++

Adrenal

Kortikal hiperplazi ++

Feokromasitoma ++
Feokromasitoma +++

Tiroid

C hücre hiperplazisi +++

Medüller karsinom +++

C hücre hiperplazisi +++

Medüller karsinom+++

Ekstraendokrin

Mukokutanöz ganglionöromlar

Marfanoid habitus

Mutant gen loküsü

MEN1

RET

RET


+ = nadir         +++    = sık

1- Aşağıdakilerden hangisi premaliğn bir lezyondur? 
a) Aktinik keratoz
b) Seborreik keratoz
c) İntradermal nevüs
d) Kapiller hemanjiom
e) Pemfigus vulgaris

Yanıt: A
Aktinik keratoz premalign bir lezyondur. Güneş ışığına uzun süre maruz kalma ve buna bağlı aşırı keratin oluşumu nedeni ile bu isim verilir. 1 cm çapın altında kahverenkte, kırmızı veya cilt renginde, zımpara kağıdına benzer lezyonlardır. Yüz, kollar, el sırtında sıktır.Bazal hücrelerde hiperplazi, alt epidermiste sitolojik atipi görülür. Dermiste kalınlaşmış, mavi-gri elastik lifler (solar elastoz), stratum korneumda parakeratoz görülür. Aktinik keratozlu olguların çoğu zamanla gerileyebilir. Ama bir kısmı skuamöz hücreli karsinoma dönüşebileceğinden lezyonun tamamen çıkarılması gerekir.


2- Aşağıdaki kimyasal ajanlardan hangisi mesleksel lösemilerin artışına neden olmaktadır?
a) Asbest
b) Vinil klorid
c) Krom
d) Arsenik
e) Benzen

Yanıt: E
Bir tablo sorusu……..

Çalışma Ortamındaki Karsinojenler

Etken

Kanser tipi

Kullanım alanı

Arsenik

Akciğer, cilt, kc de hemanjiosarkom

Metal eritme ürünü, elektrikli aletler, ilaçlar, herbisid ve fungusidler

Asbest

Akciğer, mezotelioma, GİS (özefagus, mide, kalın barsak)

Ateşe dayanıklı kumaşlar, döşeme ve duvar kağıtları, eskiden gemi yapımı

Benzen

Lösemi, Hodgkin lenfoma

Lamba yağları, baskı, boya, kuru temizleme, yapıştırıcı, deterjanlar

Berilyum

Akciğer

Yakıt ve uzay araçları, nükleer reaktörler

Kadmiyum

Prostat

Sarı pigment, fosfor, piller, metal kaplama

Krom

Akciğer

Metaller, boyalar, pigment ve koruyucular

Etilen oksid

Lösemi

Meyve ve kuruyemişlerin olgunlaştırılması, roketin fırlatılması, kimyasal sentez, gıda ve tekstilde ilaçlama, sterilizanlar

Nikel

Burun, akciğer

Nikel kaplama, seramik ve pil ürünleri

Radon

Akciğer

Uranyum içeren minerallerin çürümesi, madenler

Vinil klorid

Anjiosarkom, karaciğer

Dondurucu, plastikler için yapıştırıcı; eskiden aerosollerde bulunurdu,


3- Aşağıdakilerden hangisi otozomal dominant geçişli kanser sendromlarından biri değildir?
a) Retinoblastom sendromu
b) Li-Fraumeni sendromu
c) Ailesel adenomatoz polipozis
d) Ataksi-telenjiektazi
e) MEN tip 2

Yanıt: D
Kanserle ilişkili sendromlar üç gruba ayrılabilir.
    Otozomal dominant geçiş gösteren kanser sendromları: Tümör süpresör (baskılayıcı) gen mutasyonları ile oluşurlar.
    Otozomal resesif geçiş gösteren herediter preneoplastik sendromlar: DNA tamir defektleri bu grupta yer alır.
    X’e bağlı resesif geçen immün yetmezlik sendromları: herediter ve edinsel immün yetmezliklerde lenfoma ve lösemi riski artar

OD herediter kanser sendromları

•    Familyal retinoblastom: Genellikle bilateral, osteojenik sarkom gibi ikincil tümörler
•    Familyal adenomatöz polipozis koli: Sayısız polipöz adenomlar, profilaktik kolektomi yapılmazsa 50 yaş civarında %100 kanser gelişimi

•    MEN tip I: Pituiter, paratiroid, pankreas ada hücreleri adenomları
•    MEN tip II: Tiroid meduller karsinomu, feokromasitoma, paratiroid tümörleri
•    MEN tip III: Tiroid meduller karsinomu,  feokromasitoma, ganglionöromlar
•    Nörofibromatozis tip I (von Recklinghausen hastalığı) : Multiple nöral tümörler (beyin ve optik sinir gliomları, feokromasitoma, nörofibrom, schwannom, menenjiom), café au lait lekeleri , pigmentli iris hamartomu (Lisch nodülleri), kemik defektleri ve maliğn periferik sinir kılıfı tümörü (MPSKT) riski
•    Nörofibromatozis tip II: Bilateral akustik sinir tümörleri (schwannom, menenjiom) cilt tümörleri, café au lait lekeleri..  Lisch nodülleri görülmez. MPSKT riski var.
•    Von Hippel-Lindau sendromu: Retina, serebellum, beyin sapı hemanjiomları, organ kistleri ve renal hücreli karsinom riski
•    Wilms tümörü : Konjenital malformasyon ve böbrekte Wilms tümörü
•    Li Fraumeni Sendromu: Meme, kolon kanserleri, sarkomlar gibi çok sayıda tümörler
•    Herediter nonpolipoid kolon kanser (HNPCC): DNA tamir defekti…En sık görülen kanser predispozisyon sendromudur. Kolon, ince barsak, endometrium ve over tümörleri görülebilir. 

OR herediter preneoplazik durumlar
•    Kseroderma pigmentozum: Ciltte bazal hücreli ve skuamöz hücreli karsinom, melanom
•    Bloom sendromu: Akut lösemi ve değişik  karsinomlar
•    Fankoni anemisi: Akut lösemi, skuamöz hücreli karsinom ve karaciğer kanser
•    Ataksi-telenjiektazi: Akut lösemi, lenfoma, meme kanseri

X’e bağlı immün yetmezlikler
•    X’e bağlı agamaglobulinemi: Lenfoma ve lösemi
•    Wiskott-Aldrich sendromu: Akut lösemi, lenfoma
•    X’e bağlı lenfoproliferatif sendrom: EBV’e anormal yanıt ve buna bağlı B hücreli immünoblastik lenfoma 


4) Ependimomlar, santral sinir sisteminde, aşağıdakilerden hangisinden köken almaz?
a) Filum terminale
b) Spinal kordun santral kanalı
c) Korpus kallozum
d) Koroid pleksus
e) 4. ventrikül

Yanıt: C
Ependimom her yaşta görülebilir. Ventrikül içinde veya santral kanalda yerleşebilir. İntrakranial olanlar ilk iki on yılda, intraspinal olanlar erişkinlerde sıktır. İntrakranial olanlar en sık 4. ventrikülde yerleşip hidrosefali ve KİBAS oluşturur. Ventrikül duvarı veya santral kanal artıklarından gelişen iyi sınırlı kitle oluştururlar. Papiller yapı izlenebilir. Damar çevrelerinde dizilen uzamış hücreler perivasküler pseudorozet; lümen çevresinde dizilen hücreler ependimal rozetleri oluşturur. Çoğu iyi diferansiye olmakla birlikte bazen anaplastik değişiklik görülebilir. Subaraknoid bölgede yayılabilirler. Kauda equina bölgesinde, filum terminaleden köken alan özel bir ependimom tipi olan miksopapiler ependimom görülür. Lateral ve 4. ventrikül çevresinde subependimom; 3. ventrikül tabanında kolloid kist; koroid pleksus papillom ve karsinomu da bu grupta yer alan tümörlerdir.

5) Aşağıdakilerden hangisi megaloblastik anemiye yol açmaz?
a) Talassemi
b) Malabsorbsiyon
c) Gebelik
d) Hemodiyaliz
e) Metotreksat kullanımı

Yanıt: A
Yine bir tablo sorusu…Ama bu soru genel bilgi ile veya şıkları eleyerek kolaylıkla yapılabilir.

Megaloblastik anemi nedenleri
B12 yetmezliği
•    Alımın azalması: Diet yetesizliği, vejeteryanlar
•    Emilimin azalması: İntrensek faktör yetmezliği, pernisiyöz anemi, gastrektomi, maabsorbsiyon, diffüz intestinal hastalıklar( lenfoma, sistemik skleroz), ileal rezeksiyon, ileit, parazitik enfeksiyonlar, divertikülit
•    İhtiyacın artması: Gebeik, hipertiroidi, yayılmış kanser
Folik asid yetmezliği
•    Alımın azalması: Diet yetersizliği, alkolizm, infantlar
•    Emilimin bozulması: Malabsorbsiyon, intrensek intestinal hastalık, antikonvülsanlar, oral kontraseptifler
•    Artmış kayıp. Hemodiyaliz
•    İhtiyacın artması: İnfantlar, gebelik, yayılmış kanser, belirgin artmış hematopoez
•    Kullanımın bozulması: Folik asid antagonistleri
Vit B12 ve folik asid tedavisine direnç
•    DNA sentezi yada folat metabolizmasının metabolik inhibitörleri; ör: metotreksat


6) Aşağıdakilerden hangisinin akut respiratuar distres sendromunun etyolojisinde rolü olduğu gösterilmemiştir?
a) Pneumocystis carini pnömonisi
b) Kafa travması
c) Pankreatit
d) Mide içeriği aspirasyonu
e) Hipoalbüminemi  

Yanıt: E
ARDS; ani başlayan solunum yetmezliği, siyanoz, oksijen tedavisine yanıt vermeyen ağır arteriel hipoksemi ve ekstrapulmoner multisistem organ yetmezliğine varan ağır bir tablodur. Radyografide diffüz alveoler infiltrasyon görülür. Histolojik bulgusu yaygın alveol hasarıdır. ARDS’ ye yol açan pek çok sebep olsa da, en sık (%50’ den fazla) dört tabloya bağlı gelişir: sepsis, diffüz pulmoner enfeksiyonlar (viral, mycoplasma, pneomocystis carini, milier tbc), gastrik aspirasyon, mekanik travmalar

7) Kemik metastazı olmadan gelişen hiperkalsemi aşağıdaki akciğer tümörlerinden hangisinde en sık görülür?
a) Skuamöz hücreli karsinom
b) Küçük hücreli karsinom
c) Büyük hücreli karsinom
d) Karsinoid tümör
e) Pulmoner blastom

Yanıt: A
Akciğer karsinomunda paraneoplastik sendromlar: 
•    Uygunsuz ADH salınımı ile hiponatremi
•    ACTH salınımına bağlı Cushing sendromu
•    Parathormon, parathormon ile ilişkili peptid, PGE ve bazı sitokinler ile hiperkalsemi
•    Kalsitonin üretimi ile hipokalsemi
•    Gonadotropinler ile jinekomasti
•    Serotonin ve bradikinin ile karsinoid sendrom
ADH ve ACTH üreten tümörler daha çok küçük hücreli karsinomdur. Hiperkalsemi, skuamöz karsinomla birlikte görülür. Karsinoid sendrom, karsinoid tümör ve küçük hücreli karsinomla görülebilir. Ayrıca Lambert-Eaton myastenik sendromu (küçük hücreli ca), daha çok duyusal olan periferik nöropati, akantozis nigrikans gibi dermatolojik hastalıklar (adenoca), lökomoid reaksiyon gibi hematolojik bozukluklar (adenoca)ve hipertrofik pulmoner osteoartropati (adenoca) görülebilir.


8) Aşağıdaki bulgulardan hangisi meme karsinomunda kötü prognoz belirleyicisidir?
a) Müsinöz karsinom histolojisi
b) Östrojen reseptörü pozitifliği
c) Her 2/neu aşırı ekspresyonu
d) Papiller karsinom histolojisi
e) Adenozis ve apokrin metaplazi

Yanıt: C
En önemi (major) prognoz faktörleri tümörün yaylımı (evre) ile ilgili olanlardır. Burada şıklarda verilenler ise, ikinci derecede öneme sahip olan minör prognoz faktörleridir.

Meme karsinomunda minör prognostik faktörler:
•    Histolojik subtipler: Özel invaziv karsinom tiplerinde (tübüler, müsinöz, medüller, lobüler ve papiller) 30 yıllık sağkalım oranı %60 ‘ dan fazladır. Özel olmayan tipte (invaziv duktal karsinom, klasik tip) bu oran, %20 ‘ den azdır. 
•    Tümör derecesi (grade): Nükleer grade, tübül formasyonu ve mitoz oranını değerlendiren Scarff Bloom Richardson sistemi ile derecelendirilir. İyi diferansiye grade I olguların %85’i; orta derece diferansiye grade II olguların % 60’ı; az diferansiye grade III tümörlerin %15’i 10 yıl yaşar. 
•    Östrojen (ER) ve progesteron (PR) reseptörleri: İmmünhistokimya ile hücre nüvesindeki reseptörler belirlenir. Tümörlerin %50-85 kadarında ER pozitif olup postmenapozal kadınlarda sıktır. Negatif olgulara göre, reseptör içeren tümörlerin prognozu daha iyidir. ER ve PR birlikte içeren tümörlerin %80’i hormon tedavisine yanıt verir. Tek bir reseptör içeren tümörlerde bu oran %40’ dır. Reseptör içermeyen tümörlerde bu oran %10’dan azdır.
•    HER2/neu (c-erb B2):  %20-30 olguda overekspresyonu belirlenir. Kötü prognoz faktörü olarak kabul edilir. Transtuzumab (Herceptin) bu gene yönelik antikordur. Kemoterapi ile birlikte, hER2/ neu pozitif olgularda, tedaviye yanıtı arttırır. Kardiak toksisitesi kullanımını kısıtlasa da, geni hedefleyen ilk tedavidir. 
•    Lenfovasküler invazyon. Lenf nodu metastazı, uzak metastaz ve inflamatuar karsinom ile ilişkilidir.
•    Proliferatif oran: Yüksek proliferasyon oranları kötü prognoz bulgusudur. 
•    DNA içeriği: Anormal DNA indeksi içeren anaploid tümörlerde prognoz hafifçe daha kötüdür.

9) Aşağıdaki tiroid nodüllerinden hangisinin maliğn olma olasılığı diğerlerinden düşüktür?
a) Genç hastada nodül
b) Baş-boyun bölgesine radyasyon alan kişilerde nodüller
c) Radyoaktif iyot tutan nodüller
d) Soliter nodüller
e) Erkeklerdeki nodüller
Yanıt: C
Tiroid nodüllerine yaklaşım: 
•    Tek (soliter) nodüller, multiple nodüllere göre daha sık olarak neoplaziktir.
•    Sıcak nodüllerin iyi huylu olma olasılığı daha yüksektir.
•    Genç hastlarda nodüllerin neoplazik olma ihtimali, yaşlılara göre daha yüksektir.
•    Erkeklerde nodüllerin neoplazik olma olasılığı kadınlardan yüksektir.
•    Baş-boyun bölgesine radyoterapi uygulananlarda, tiroid karsinomu riski daha yüksektir.

10) Onyedi yaşında erkek hasta kolunda kitle ve ağrı yakınmaları ile başvuruyor. Öyküsünde üç hafta önce basket oynarken koluna darbe aldığı öğreniliyor. Radyolojik incelemede iyi sınırlı, periferik kalsifikasyonu olan yumuşak doku lezyonu saptanıyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Myozitis ossifikans
b) Fibromatozis
c) Ewing sarkomu
d) Osteosarkom 
e) Fibrosarkom

Yanıt: A
Osteosarkom, kondrosarkom gibi tümörler nadiren kemik dışında (ekstraskletal) yumuşak dokuda yerleşebilir. İskelet dışı osteosarkomu myozitis ossifikanstan ayırt etmek gerekir. Myozitis ossifikans genellikle travmaya bağlı olarak, kas içerisinde oluşan kemik metaplazisidir. Çevre dokudan kolaylıkla ayrılabilen, yumurtaya benzeyen bir kitle oluşturur. Periferinde kalsifikasyon belirgindir. Osteosarkom ise çevre dokuya invaze, düzensiz kitle yapar ve atipik osteoblastların osteoid ürettiği görülür. 


11) Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde torasik aortada anevrizma ve aort yetmezliği, mikroskobik olarak yoğun lenfoplazmositer infiltrasyon ve endarterit gözlenir?
a) Marfan sendromu
b) Ateroskleroz
c) Takayasu hastalığı
d) Sifiliz
e) Wegener granülomatozu

Yanıt: D
Üçüncü dönem sifiliste görülen obliteratif endarterit (lues) küçük damarları etkileyerek aorta ve sinir sisteminde komplikasyonlara yol açar. Torasik aortanın adventisya tabakasındaki vaza vazorumu etkilenir. Perivasküler lenfosit ve plazma hücre infiltrasyonu görülür (sifilitik aortit). Medya tabakasında beslenme bozulur ve aortik annulusuda içine alan anevrizmal dilatasyon gelişir. Fibröz skarların kontraksiyonu, intimada kıvrımlara ve makroskobik olarak ağaç kabuğu manzarasına yol açar. Aort kökünde aterom gelişimi (tipik aterosklerozda nadir) koroner ostiumlarını çevreleyip tıkayabilir. Aort halkasında dilatasyon, yetmezlik ve ileri derecede sol ventrikül hipertrofisi (kor bovinum) gelişebilir.


12- Viral hepatitde aşağıdaki bulgulardan hangisi kronikleşmeyi işaret eder?
a) Hepatosit nekrozu
b) Kolestaz
c) Köprüleşme fibrozisi
d) Hepatosit proliferasyonu
e) Mononükleer iltihabi infiltrasyon

Yanıt: C
Akut ve kronik hepatit bulguları aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

Akut hepatit

Karaciğer büyük, kırmızımsı; kolestaz varsa yeşilimsi renkte

·          Parankim:

  Hepatosit hasarı: şime (balon dejenerasyonu)

    Kolestaz: kanaliküler safra tıkacı

    HCV: hafif fokal yağlanma

  Hepatosit nekrozu: tek hücre yada kümeler

    Sitoliz (rüptür) yada apoptoz (büzüşme)

    Ağır ise; köprüleşme nekrozu (portal-portal; santral-santral; portal-santral)

  Lobüler düzensizlik

  Rejeneratif değişiklikler: hepatosit proliferasyonu

  Sinüzoidal hücreler:

       Kupffer hücrelerinde fagosite debris

       Sinüzoidlerde mononükleer hücre artışı

·          Portal traktüs:

  Mononükleer inflamasyon

  Parankime taşan inflamasyon ile hepatosit nekrozu

Kronik hepatit

·          Akut hepatit ile ortak olan bulgular:  Hepatosit hasarı, nekroz, rejenerasyon ve sinüzoidal reaktif hücre değişiklikleri

·          Portal traktüs:  İnflamasyon: Portal alanda sınırlı, yada hepatosit nekrozu (interface hepatit) ile parankime yayılan inflamasyon, yada köprüleşen inflamasyon ve nekroz

            Fibrozis: Portal fibrozis, yadapPortal ve periportal fibrozis, yada köprüleşme fibrozisi

·          HBV: buzlu cam hepatositler, kumlu nüve

·          HCV: safra dukt proliferasyonu, lenfoid agregatlar

Siroz: Son dönem



13-  Mide MALT lenfomalarının etyolojisinde, aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisinin rol oynadığı düşünülmektedir?
a) Hepatit C virusu
b) Helikobacter pylori
c) İnsan herpes virüs tip 8
d) EBV
e) Borrelia burgdorferii

Yanıt: B
Gastrik lenfoma gastrik maliğnitelerin %5’idir. Ekstranodal lenfomalar en sık mideye yerleşir. Çoğu B hücre kökenli MALT lenfomalardır. Çoğu kronik gastrit ve H. pylori enfeksiyonu ile ilişkilidir. H. Pylori eradikasyon tedavisi ile yaklaşık yarısı geriler. Mukoza yada yüzeyel submukozada yerleşir. Gastrik glanları infiltre ederek lenfoepitelial lezyon oluşturan atipik lenfositler görülür. 


14- Aşağıdakilerden hangisi erken dönem mide karsinomunda görülen bulgulardan biri değildir?
a) Perigastrik lenf nodu metastazı
b) Adenokarsinom morfolojisi
c) Muskularis mukozada  infiltrasyon
d) Komşu mukozada displazi
e) Linitis plastika görünümü

Yanıt: E
Erken gastrik karsinom perigastrik lenf düğümü metastazları göz önüne alınmadan mukoza veya submukozada sınırlı kanserdir. Prognozu daha iyidir. Erken gastrik karsinomun tanısında lenf nodları göz önüne alınmaz, önemli olan invazyon derinliğidir. Tümör mukoza veya submukozada sınırlı ise, lenf nodu metastazı olsa bile, erken karsinom olarak değerlendirilir. Aslında erken karsinomda lenf nodu metastazı oranı  oldukça düşüktür. Bununla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise, muskularis mukoza ve muskularis propriayı birbirine karıştırmamaktır. İlerlemiş gastrik kanser ise submukozayı aşıp kas tabakasına (muskularis propria) ulaşmış olandır. Makroskobik olarak  yüzeye doğru ekzofitik, düz veya deprese ve ekskave (krater) olarak görülebilir.. Ekzofitik olanlar içlerinde adenom alanları içerebilirler. Ekskave olanlar ülser ile karıştırılabilir. Nadiren tüm duvar yada bir bölümü diffüz olarak tutar ve linitis plastika oluşturur.  Linitis plastika, daha çok diffüz tipte karsinomun, midenin tüm katlarına infiltrasyonu sonucunda oluşan ilerlemiş karsinom tipidir.  


15- Rektal muayenede sert bir nodül ele gelen 75 yaşında erkek hastanın serum PSA değeri 20ng/ml dir. Bu hastanın prostat biyopsisinde hangisinin izlenme olasılığı en yüksektir?
a) Adenokarsinom
b) Enfarktüs
c) Kronik prostatit
d) Leiomyom
e) Beniğn prostat hipertrofisi

Yanıt: A
Prostat karsinomu erkeklerde en sık görülen organ karsinomudur. 50 yaş üzerinde akciğer kanserinden sonra 2. sırada kanser ölüm nedenidir. Klinik bulgu verenler 65-75 yaş arası sıktır. 80 yaş üzerinde %70 erkekte latent kanser bulunabilir. %70 olgu posteriör periferik zondan gelişir ve rektal incelemede palpe edilebilir. Nodüler hiperplaziye göre daha geç uretra tıkanıklığı yapar. PSA normal ve neoplastik prostat epitelince üretilir. N= 4 ng/ml’dir. Bu düzey, nodüler hiperplazi, prostatit ve karsinomlarda yükselir. 4-10 ng/ml arası şüpheli olmakla birlikte, daha yüksek değerlede maliğnite olasılığı yüksektir. Bu nedenle dijital rektal inceleme, transrektal US ve iğne biopsisi sonuçları ile birlikte değerlendirilir. PSA tümörlü hastaların izlenmesinde de kullanılır. Bu hastada hastanın yaşı, rektal tuşede sert kitle ve PSA’ nın oldukça yüksek olması maliğniteyi düşündürmektedir. Kesin tanı transrektal ultrasonografi eşliğinde yapılan tru-cut (iğne) biopsilerinin patolojik incelemesi ile konulur.


16- Aşağıdakilerden hangisinin akut pankreatit etyolojisinde rol oynadığı gösterilmemiştir?
a) Safra taşları
b) Tiazid grubu diüretikler
c) Hiperlipoproteinemi
d) Kabakulak
e) Hipokalsemi

Yanıt: E
Akut pankreatit etkenlerinden biri hiperkalsemidir. Bu soru aşağıdaki tablodan hazırlanmış ve maddelerden biri tersine çevrilerek yazılmış. Bu sık kullanılan bir soru hazırlama biçimidir. Bu nedenle, özellikle son tekrarlarda tablolara dikkat etmek gerekir.  
Akut Pankreatit Etyolojisi
-Metabolik etkenler       
Alkol
Hiperkalsemi
İlaçlar (örneğin   tizaid)
-Genetik
Hiperlipoproteinemi                 
-Vasküler etkenler    
Şok
PAN
Ateroemboli
-Mekanik etkenler    
Travma
Safra taşları
Operasyon  sırasında  zedelenme
-Enfeksiyöz etkenler
Koksakvirüs
Kabakulak    
Mikoplazma
Pnömonia

17- Adenomlar ince barsakta en sık aşağıdaki lokalizasyonların hangisinde görülür?
a) Bulbus
b) Duodenum
c) 3. bölüm
d) Jejunum
e) Vater ampullası

Yanıt: E
Sindirim kanalı uzunluğunun %75’ini kaplasada, ince barsak tümörleri GİS tümörlerinin %3-6 kadarını oluşturur. Beniğn tümörleri biraz daha sıktır. En sık görülen beniğn tümörleri adenomlar ve mezenşimal (GİST, düz kas tümörleri) tümörlerdir. Lipom, anjiom ve nadir hamartamatöz lezyonlar görülür. Maliğn tümörlerinden adenokarsinom ve karsinoid tümörlerin sıklığı hemen hemen aynı olup; lenfoma ve sarkomlar onları izler. 

Adenomlar
•    Beniğn tümörlerin %25’i
•    En sık ampulla vateri’de yerleşirler
•    30-60 yaş arasında, okkült kanama, nadiren tıkanıklık ve intüsepsiyon, bazende radyolojik incelemede tesadüfen belirlenir
•    FAP ile birlikte sık görülür
•    Premaliğndir

18- Aşağıdaki kolon polip tiplerinden hangisi sıklıkla Peutz-Jeghers sendromunda görülür?
a) Hiperplastik polip
b) Adenomatöz polip
c) Hamartomatöz polip
d) İltihaplı polip
e) Jüvenil polip

Yanıt: C
Peutz-Jeghers polipleri nadir hamartomatöz lezyonlar olup tek başına maliğnite riski içermez. Nadir görülen otozomal dominant Peutz-Jeghers sendromunda ise eşlik eden adenomatöz polipler, GİS kanserleri, melanotik mukozal-kutanöz pigmentasyon ile pankreas, meme, akciğer, over ve uterus karsinomlarının riski artar.

19- Aşağıdaki hangisi ovarian germ hücreli tümörlerden biri değildir?
a) Embrioner karsinom
b) Teratom
c) Endodermal sinüs tümörü
d) Koryokarsinom
e) Granüloza hücreli tümör


Yanıt: E
Granüloza hücreli tümör, seks kord-stromal tümörler arasında yer alır.

Over tümörleri

Köken

Yüzey epitel hücreleri

Germ hücreleri

Seks kord-stromal tm

Metastaz

Sıklık

%65-70

%15-20

%5-10

%5

Yaş grubu

20 yaş üzeri

0-25 yaş arası

Tüm yaşlar

Değişken

Tipleri

· Seröz tümör

· Müsinöz tümör

· Endometrioid tm.

· Berrak hücreli tm.

· Brenner tm.

· Sınıflanamayan

· Teratom

· Disgerminom

· Endodermal sinüs tm

·Koriokarsinom

· Embriyonel karsinom

· Mikst tm.

· Fibroma

· Granuloza-teka hücreli tm

· Sertoli-Leydig hücreli tm.




20- Aşağıdakilerden hangisinin kor pulmonale etyolojisinde rolü yoktur?
a) Kalsifik aort stenozu
b) Tekrarlayan pulmoner emboli
c) Kistik fibrozis
d) Kifoskolyoz
e) İntersisyel pulmoner fibrozis


Yanıt: A
Yine bir tablo sorusu. Obstriktif ve restriktif akciğer hastalıklarının tümü kronik kor pulmonaleye yol açabilir. Masif pulmoner emboli ise akut kor pulmonalenin en sık sebebidir. Mitral kapak lezyonlarıda akciğerde konjesyon, ödem ve pulmoner hipertansiyona yol açabilir. Kalsifik aort stenozu  ise sol ventrikülde hipertrofi ve zamanla dilatasyon sonucunda, sol kalp yetmezliğine yol açar.


Kor pulmonaleye yol açan etkenler: 
Akciğer parankim hastalıkları
•    Kronik obstrüktif hastalıklar
•    Kronik pulmoner intersisyel fibrozis
•    Pnömokonyozlar
•    Kistik fibrozis
•    Bronşiektazi
Pulmoner damar hastalıkları
•    Rekürren pulmoner tromboemboli
•    Primer pulmoner hipertansiyon
•    Yaygın pulmoner vaskülit (ör: Wegener granülomatozu)
•    İlaç, toksin yada radyasyona bağlı vasküler tıkanıklık
•    Yaygın tümör mikroembolisi
Göğüs duvarı hareketinin bozulması
•    Kifoskolyoz
•    Belirgin obesite (Pickwick send)
•    Nöromuskuler  hastalık
Pulmoner arter konstriksiyonu
•    Metabolik asidoz
•    Hipoksemi
•    Kronik yüksek irtifa hastalığı
•    Major hava yolu tıkanıklığı
•    İdiyopatik alveoler hipoventilasyon

61)  Likefaksiyon nekrozu en sık hangi organda görülür? 
a) Karaciğer 
b) Akciğer
c) Dalak
d) Böbrek
e) Beyin

Yanıt E
Likefaksiyon nekrozunun mekanizması enzimatik sindirimdir. Ölmüş hücreler sindirilerek ortadan kaldırılır. Mikroskobik incelemede nekrotik debris, makroskobik olarak vizköz kitle oluşur. Beyinde hipoksi- iskemiye bağlı oluşan nekroz en iyi örnektir. Ayrıca apse odakları, pyojenik enfeksiyon odakları örnek verilebilir. Apse odakları fibröz cidarla çevrili olup merkezinde nekrotik debris ve nötrofiller içerir.


62) Hücre boyutunun artması, aşağıdaki adaptasyon örneklerinden hangisinde temel özelliktir ?
a) Laktasyonda memenin büyümesi
b) Kapak hastalıklarında myokard kalınlaşması
c) Solunum yollarında skuamöz epitelin oluşması
d) Yaşlılarda girusların incelmesi, sulkusların genişlemesi
e) Nodüler guatrda tiroidin büyümesi

Yanıt B
Hücre boyutlarında artış ile karakterli adaptasyon mekanizması hipertrofidir. Fizyolojik örnek gebe uterusun büyümesidir. Patolojik hipertrofinin en karakteristik örneği myokard hipertrofisidir. Hipertansiyon yada kapak darlıklarına bağlı olarak gelişir. Laktasyonda meme büyümesinde baskın olan mekanizma hiperplazi; solunum yollarında skuamöz epitelin oluşması metaplazi, yaşlılarda girusların daralıp sulkusların genişlemesi atrofi ve nodüler guatrda tiroid büyümesi hiperplazidir. 


63) Aşağıdaki morfolojik bulgulardan hangisi şokta gözlenmez?
a) Kalpte kontraksiyon bant nekrozu
b) Böbrekde akut tubuler nekroz
c) Akciğerde diffüz alveol hasarı
d) Karaciğerde mikrosteatoz
e) İnce barsakta hemorajik enteropati

Yanıt D
Şokta gelişen morfolojik değişiklikler her dokuda oluşabilir. Özellikle beyin, kalp, akciğer, böbrek, adrenal gland ve gastrointestinal sistem etkilenir. Beyinde iskemik ensefalopati, kalpde fokal yada yaygın koagulasyon nekrozu, subendokardial kanama ve/veya kontraksiyon bant nekrozu; böbrekte akut tübüler nekroz görülür. Akciğerde ağır durumlarda alveol hasarı, adrenal korteksde lipid kaybı ve gastrointestinal sistemde yama tarzı hemoraji ve nekroz izlenebilir. Karaciğerde yağlı değişiklik ve ağır durumlarda santral hemorajik nekroz gelişir. Mikrosteatoz hamilelikte akut karaciğer yağlanması, salisilat, tetrasiklin ve valproik asid zehirlenmesi gibi durumlarda görülür.

64) Aşağıdaki durumlardan hangisinde insanda primer hepatoselüler karsinom gelişme olasılığı en yüksektir?
a) Wilson hastalığı
b) Sigara kullanımı
c) Androjenik steroidler
d) Herediter tirozinemi
e) Primer bilier siroz

Yanıt: D
Hepatoselüler karsinomun en sık üç nedeni viral enfeksiyon (HBV,HCV), kronik alkolizm ve gıdalardaki karsinojenlerdir ( aflatoksin). Herediter tirozinemi ve hemokromatozis ise nadir görülmekle birlikte, tümör için yüksek risk içerirler. Dietteki kısıtlamaya rağmen, herediter tirozinemi olgularında hepatoselüler karsinom gelişme oranı %40 olup bilinen en yüksek riski içerir. Hemokromatozisde %25, alkolizmde %5-6 oranında tümör gelişir. Wilson hastalığı ve androjenik steroidlerde risk çok düşük olup sigara kullanımı ile karaciğer kanseri arasında ilişki belirlenememiştir. Primer bilier siroz olguları, transplantasyon yapılmaz ise, tümör gelişecek kadar uzun yaşayamaz. 


65) Aşağıdakilerden hangisinde maliğn neoplazm gelişme riski istatistiksel olarak en düşüktür?
a) Servikal skuamöz displazi
b) Uterus leiomyomları
c) Kronik ülseratif kolit
d) endometrial atipik hiperplazi
e) Hepatik siroz

Yanıt: B
Leiomyom kadınlarda en sık görülen tümördür. Aynı zamanda kadın genital sisteminde en sık görülen tümördür. Maliğniteye dönüşüm riski çok düşüktür. Leiomyosarkomların çoğu, başlangıçtan itibaren maliğndir. Serviks karsinomu servikal displaziden; endometrial  karsinomların çoğu atipik endometrial hiperplaziden köken alır. Hepatik sirozda hepatoselüler karsinom; kronik ülseratif kolitte ise kolon adenokarsinomu riski artmıştır.



66) Plastik boru üreten bir fabrikada 15 yıldır çalışan bir işçide karaciğerde kitle saptanıyor. Yapılan biopsi immünhistokimyasal olarak vimentin pozitif (+); sitokeratin negatif (-), iğsi hücreli bir neoplazm varlığını ortaya  koyuyor. Aşağıdaki maddelerden hangisine maruz kalmak bu tümörün gelişiminde rol oynayabilir?

a) Radon
b) benzen
c) Siklofosfamid
d) Vinil klorid
e) Asbest

Yanıt: D
Vinil klorid plastiğin hammadesinde yer alıp karaciğerde metabolize edilir. Karaciğerde anjiosarkom oluşumuna yol açar. Anjiosarkom, endotel hücresinden köken alan iğsi hücreli maliğn mezenşimal tümördür. Vimentin pozitifliği tümörün sarkom olduğunu gösterirken; sitokeratin negatifliği karsinomu ekarte ettirir. Radon akciğer kanseri; benzen  lösemi; siklofosfamid mesane tümörlerine yol açar. Asbest akciğer karsinomu, mezotelioma, larinks ve kolon karsinomu gibi tümörlere yol açar.

67) Akut respiratuar distress sendromunun en karakteristik patolojik bulgusu aşağıdakilerden hangisidir?
a) Vaskülit
b) Hyalen membran
c) Granülomlar
d) Lenfosit infiltrasyonu
e) Koagulasyon nekrozu


Yanıt: B
ARDS, ani başlayan solunum yetmezliği, siyanoz, oksijen tedavisine yanıt vermeyen ağır arteriel hipoksemi ve ekstrapulmoner multisistem organ yetmezliğine varan ağır bir tablodur. Radyografide diffüz alveoler infiltrasyon görülür. Histolojik bulgusu yaygın alveol hasarıdır. ARDS’ ye yol açan pek çok sebep olsa da, en sık (%50’ den fazla) dört tabloya bağlı gelişir: sepsis, diffüz pulmoner enfeksiyonlar (viral, mycoplasma, pneomocystis carini, milier tbc), gastrik aspirasyon, mekanik travmalar

•    Akut dönemde akciğerler ağır, sert ve kırmızıdır. Konjesyon, intersisyel ve alveoler ödem, inflamasyon ve fibrin birikimi görülür. Alveol lümenlerinde hyalen membranlar karakteristiktir. 

•    Organizasyon döneminde, tip II epitel hücreleri, rejenerasyon amacı ile çoğalır. Fibrinin organizasyonu ile intra-alveoler fibrozis gelişir. Alveol septumları kalınlaşır, intersisyel hücreler ve kollajen artar (kronik hastalık). Eklenen bronkopnömoni öldürücü olabilir. Rezolusyon pek görülmez.

68) Çevresel erionite maruz kalan kişilerde en sık görülen maliğn tümör aşağıdakilerden hangisidir?
a) Maliğn timoma
b) Hepatoselüler karsinom
c) Maliğn mezotelioma
d) Mesane değişici epitel karsinomu
e) Maliğn melanoma

Yanıt: C
Erionit ülkemizde, Kapadokya bölgesinde, toprakta bulunan asbestten farklı bir fibrildir. Maliğn mezotelioma gelişimine yol açtığı gösterilmiştir.

69) Barrett özefagusunda izlenen morfolojik değişiklikler aşağıdaki patolojik olaylardan hangisine örnektir?
a) Hiperplazi
b) Hipertrofi
c) Atrofi
d) Metaplazi
e) Anaplazi

Yanıt: D
Barrett özefagusunda, özefagusu döşeyen yassı epital hücreleri, uzun süreli reflu sonucunda, glandüler hücrelere dönüşürler. Olgun bir hücre tipinin, daha dayanıklı diğer bir olgun hücre tipine dönüşmesi  metaplazidir. Metaplazi adaptasyon mekanizması olup etken ortadan kaldırılırsa, geri dönüşümlüdür. Metaplazik hücrelerde displazi gelişirse, maliğn tümör riski artar. 

70) DNA onarım genlerindeki mutasyonlar aşağıdaki gastrointestinal polip hastalıklarından hangisi ile ilişkilidir?
a) Gardner sendromu
b) Ailesel adenomatöz polipozis sendromu
c) Peutz-Jeghers sendromu
d) Tüberoskleroz
e) Herediter nonpolipozis kolorektal karsinom sendromu

Yanıt: E
Protoonkogen, tümör süpresör gen, apoptoz genleri ve DNA tamir genlerinde oluşan mutasyonlar kanser riskini arttırır. Herediter nonpolipozis kolorektal karsinom, Kseroderma pigmentozum, Ataksi telenjiektazi, Bloom sendromu ve Fankoni anemisi DNA tamirinde defekt ile karakterli sendromlar olup bu sendromlarda maliğn tümör riski artmıştır. Ailesel meme ve over kanserlerine yol açan BRCA-1 ve BRCA-2 genleride DNA tamiri ile ilişkilidir.


71) Aşağıdakilerden hangisi ülseratif kolitte gözlenen bulgulardan biri değildir?
a) Serozal yüzeyin inflamasyonu
b) Kolonun kesintisiz tutulumu
c) Kript lümenlerinde apseler
d) Ülser komşuluğunda rejenere mukoza
e) Toksik megakolon

Yanıt: A
Kolitis ülseroza, kolonu tutan, ağır olgular dışında mukoza-submukoza’da sınırlı, ülseroinflamatuar bir hastalıktır.  Serozal yüzeyde inflamasyon görülmez. Rektumda başlar ve yukarı doğru yayılır. Süreklilik gösterir, arada normal mukoza bırakmaz. Gezici poliartrit, üveit, cilt, karaciğer tutulumu (perikolanjit ve primer sklerozan kolanjit) ve ankilozan spondilit ile birlikte görülebilir. Kript apseleri, epitel hücrelerinde mukus kaybı, bazal plazmositoz ve kript distorsiyonu görülür. Ülser komşuluğunda mukozada rejenerasyon gelişmesi, psödopoliplere yol açar. Komplikasyon olarak toksik megakolon gelişebilir. Kolon karsinomu riski artar.


72) Portal alanlarda lenfoid kümeler ve safra kanalikülü zedelenmesi ile hepatositlerde makroveziküler yağlanma, hangi karaciğer hastalığının karakteristik bulgularıdır?
a) Toksik hepatit
b) Akut A tip viral hepatit
c) Kronik B tip viral hepatit
d) Kronik C tip viral hepatit
e) Alkolik hepatit

Yanıt: D
Portal alanlarda lenfoid agregatlar, safra duktus harabiyeti ve proliferasyonu ile lobül içi yağlanma C virüsünün bulgularıdır. Diğer viral hepatitlerde lobül içi yağlanma görülmez. Alkolik hepatitte ise sentrlobüler bölgede nötrofillerin ön planda olduğu inflamasyon mevcuttur. Portal alanda lenfoid agregat görülmez. Toksik hepatitte etkene bağlı bulgular mevcut olup nekroz Ya da diffüz mikroveziküler yağlanma gibi daha ağır tablolar izlenir. 


73) Akut piyojenik menenjitli bir hastada gelişen serebral hemorajik infarktın nedeni en büyük olasılıkla hangisidir?
a) Fokal serebrit
b) Serebral flebit
c) Leptomeningeal fibrozis
d) Hidrosefali
e) Adeziv araknoidit


74) Klinik olarak proksimal kaslarda asendan paralizi ile seyreden Guilian-Barre sendromunda aşağıdaki morfolojik bulgulardan hangisi gözlenir?
a) Periferik sinirlerde inflamasyon ve demyelinizasyon
b) Transsinaptik dejenerasyon ve atrofi
c) Spinal korda yaygın vakuoler dejenerasyon
d) Küçük damarlarda yaygın mikrotrombüsler
e) Kaslarda segmental nekroz

Yanıt: A
Periferik sinirlerde lenfositik infiltrasyon ve demyelinizasyon ile karakterli Guillian-Barre sendromunun tip IV gecikmiş tipte aşırıduyarlılık reaksiyonu olduğu düşünülmektedir. Motor tutulum ön plandadır. Distal ekstremiteden başlayan güçsüzlük proksimale ilerler.
 
75) Altı yaşında bir erkek çocukta orbita içerisinde yer alan, yuvarlak/iğsi hücrelerden oluşan, immünhistokimyasal olarak demsin pozitif olan tümör saptanıyor. Bu tümör aşağıdakilerden hangisidir?
a) Ewing tümörü
b) Burkitt lenfoma
c) Nöroblastom
d) Retinoblastom
e) Rabdomyosarkom

Yanıt: E
Rabdomyosarkom, çocuklarda en sık görülen maliğn yumuşak doku tümörüdür. 10 yaş altında sık olup nazal kavite, orbita, orta kulak, prostat ve paratestiküler bölge ile vajen-mesane gibi boşluklu organlara yerleşir. En sık görülen formu olan embriyonel tipi küçük yuvarlak mavi hücreli bir tümördür ve diğer benzer yapıdaki tümörler ile karışabilir. Bunlardan ayırımında immünhistokimyasal olarak Desmin pozitifliği tanı koydurucudur.


76) Kistik renal displazide gözlenen en karakteristik bulgu aşağıdakilerden hangisidir?
a) Glomerüllerde kistik genişleme
b) Çapları 3-4 cm ye ulaşan kistler
c) Kollektör tüplerde sakküler genişleme
d) Kıkırdak içeren immatür stroma ve tübüller
e) Kortikomedüller bölgede kistler

Yanıt: D
Yenidoğanda böbrekde en sık görülen kistik hastalık kistik (multikistik) renal displazidir. Çoğu kez tek taraflı olup toplayıcı sistem anomalileri ile birliktedir. Böbrekte kistler çevresinde immatür stromal elemanlar, özellikle immatür kıkırdak alanları ile primitif tübül ve glomerüller görülür. Bilateral olgularda transplantasyon gerekir.  

77) Lipoid nefrozda görülen proteinürinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
a) İnsitu immünkompleks depolanması
b) Sitotoksik antikorlar
c) Alternatif kompleman yolağının aktivasyonu
d) Sitotoksik T hücre reaksiyonu
e) Glomerüler polianyon kaybı


Yanıt: E
Lipoid nefrozda immünfloresan inceleme ile immünglobülin ya da kompleman birikimi görülmez. Komplemanı uyaracak antikor oluşumu  yoktur. Viral enfeksiyon ya da immünizasyon sonrası hastalığın tekrarlayabilmesi,  ekzema, rinit gibi atopik hastalıklarla ilişkili olması, kortikosteroide/immünsüpresyona iyi yanıt vermesi, Hodgkin lenfomada sıklığının artması nedeni ile hücresel immünite ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Üretilen bir sitokine bağlı olarak viseral epitel hücrelerinin zedelendiği ve buna bağlı olarak proteinürinin oluştuğu ileri sürülmüştür. Ultrstrüktürel incelemeler primer viseral epitel hasarını göstermekte ve hayvanlarda yapılan deneyler glomerüler polianyon kaybını düşündürmektedir.Yinede proteinin kapiller duvardaki epitel hücre kısmını gerçekte nasıl aştığı ortaya çıkarılamamıştır. 

78)     Aşağıdakilerden hangisi mesanedeki invaziv ürotelial karsinomların gelişmesinde rol oynayan prekürsör lezyonlardan biridir?
a) BCG uygulaması sonucu gelişen granülomlar 
b) Papiller ürotelial hiperplazi
c) Kronik nonspesifik sistit
d) Konjenital divertiküller
e) Mesane mukozasında malakoplaki

Yanıt: B
 Kronik inflamasyon yada granülomlar maliğn tümör için risk oluşturmaz. Malakoplaki , mesanede uzun süreli kronik  inflamasyonda görülebilen bir lezyon olup tümörle karışabilir. E. coli enfeksiyonuna reaktif olduğu düşünülür. Makrofajlar içerisinde Michaelis-Gutmann cisimcikleri görülür. Premaliğn değildir.Divertikül zemininden daha çok adenokarsinom gelişme riski vardır. Papiller epitelial hiperplazi ve karsinoma insitu ise, transizyonel (ürotelial) hücreli karsinom riskini arttırırlar. 


79)    t (11; 22) (q24;q12) translokasyonu aşağıdaki kemik tümörlerinden hangisi için karakteristiktir?
a)    Multiple myelom
b)    Osteosarkom
c)    Ewing tümörü
d)    Dev hücreli kemik tümörü
e)    Kordoma

Yanıt: C
Bazı tümörlerin gelişiminde temel mekanizma onkogen translokasyonudur. Özellikle lösemi ve lenfomalar yanı sıra Ewing tümörü de bu grupta yer alır. 

Onkogen Translokasyonu

Maliğnite

Translokasyon

Etkilenen genler

Kronik myeloid lösemi

(9;22)

Abl(9), bcr (22)

AML ve ALL

(4;11)

AF4 (4), MLL (11)

Burkitt lenfoma

(8;14)

c-myc (8), IgH (14)

Mantle hücreli lenfoma

(11,14)

Cyclin D (11), IgH (14)

Foliküler lenfoma

(14;18)

IgH (14), bcl-2 (18)

T hücreli ALL

(8;14)

c-myc (8), TCR-alfa (14)

Ewing sarkom

(11;22)

FI-1 (11), EWS (22)




80)    Testis tümöründe alfa fetoprotein aşağıdakilerden hangisinden köken alır?
a)    Yolk sak tümörü
b)    Koryokarsinom
c)    Seminom
d)    Leydig hücreli tümör
e)    Sertoli hücreli tümör

Yanıt: A
Tümör  belirleyicilerinin en önemli olduğu tümör testis tümörleridir. Sertoli ve Leydig hücreli tümörler, seks kodr-stromal tümörler olup çoğu kez beniğndir. Bunlarda jinekomasti gibi endokrin anomaliler görülebilir. Germ hücre tümörlerinin ise,  puberte sonrası hemen tümü maliğndir. Tümör belirleyicileri ile tümör tipleri ayırt edilebilir. Seminomda %5-10 olguda HCG yükselebilirse de, alfa fetoprotein (AFP) artmaz. Yolk sak tümöründe ise %100 olguda AFP artmıştır. Karışık histolojik yapıdaki bir germ hücre tümöründe AFP varlığı yolk sak komponentinin varlığını; HCG artışı ise sinsisyotrofoblastların (koryokarsinom) varlığını gösterebilir.

61- Gaucher hastalığında fagositik hücreler içinde biriken madde aşağıdakilerden hangisidir? 
a) Sfingomyelin
b) Glukoserebrozid
c) Mukopolisakkarid
d) GM2 gangliozid
e) Sülfatid

Yanıt: B
Gaucher hastalığında kromozom 1q21’de gen mutasyonu vardır. Seramidden glukoz kalıntısını ayıran glikoserebridaz enzimi aktivitesinde defekt vardır. En sık görülen lizozomal depo hastalığıdır. RES hücrelerinde glukoserebrozid birikimi ile  Gaucher hücreleri oluşur. Dalak, karaciğer, kemik iliği, lenf nodları, timus, tonsiller ve Peyer plaklarında birikir. Diğer lipid depo hastalıklarından farklı olarak akciğerde alveol septaları ve hava boşluklarında birikim görülebilir. Gaucher hücreleri sitoplazmasında fibriler katlantılar kıvrılmış filtre kağıdı görünümünü yapar. Beyinde Virchow-Robin aralıklarında birikirler. Noronlar içinde birikim görülmez. 

•    Tip I (%99): SSS tutulumu yoktur. Hepatosplenomegali belirgin olup dalak 10 kilograma dek çıkabilir. Kemik iliği tutulumu ile kortikal erezyon ve kan elemanları yapımında azalma olabilir.
•    Tip II    : 6 ay civarı çocuklarda belirgin SSS tutulumu ile ölümcüldür.
•    Tip III    : Juvenil formdur. Hem beyin, hem organ tutulumu vardır.


62- Marfan sendromundan, aşağıdakilerin hangisinin mutasyonu sorumludur?
a) Fibrilin
b) Kollajen
c) Ankrin
d) Distrofin
e) Spektrin

Yanıt: A
Marfan Sendromu, kromozom 15p21.1 de yerleşen fibrilin geni mutasyonu ile oluşur. % 70-85 familyal olup OD geçişlidir. Fibrilin bağ dokusunda mikrofibriler ağ oluşturan bir glikoproteindir. Bu yapı en çok aorta, ligamanlar ve lensi destekleyen silier zonulde belirgindir.
•    Uzun boy, uzun ekstremiteler, uzun parmaklar (örümcek parmak) 
•    Eklem bağlarında gevşeklik hiperekstansiyon
•    Dolikosefali, supraorbital kenarlarda belirginleşme
•    Kifoz, skolyoz, dorsal ve lomber vertebra rotasyonu, luksasyonu, pektus ekskavatum veya karinatum
•    Gözde bilateral lens subluksasyon veya dislokasyonu (ektopisi)
•    KVS’de mitral valv prolapsusu ve asendan aorta medial nekrozu, medial destek yokluğu ile aort yetmezliği; %30-45 olguda aort diseksiyonu ile ölüm gelişebilir. İkinci ölüm nedeni kalp yetmezliğidir.
•    Tanıda ekokardiografi değerlidir.

63- Aşağıdakilerden hangisi geri dönüşümlü hücre zedelenmesine örnektir?
a) Serebral infarkt
b) Timusta apoptoza giden T hücreleri
c) Karaciğerde yağlı değişim
d) Ayakta yaş gangren
e) Akut pankreatite bağlı yağ nekrozu

Yanıt: C
Yağlı değişiklik geri dönüşümlü zedelenme bulgusu olup özellikle karaciğer parankim hücreleri ve myokard hücrelerinde sık görülür. İskemik, toksik, metabolik hasara bağlı olarak gelişebilir. Mikroskobik : Sitoplazmada küçük lipid vakuolleri ile mikroveziküler, büyük tek bir vakuol ile makroveziküler yağlanma Makroskobik : Organ büyük, sarı renkte, parlak ve kaygan 

64- İyonize radyasyonun neden olduğu hücresel DNA zedelenmesi sonucu neoplazm gelişiminde, aşağıdaki genlerden hangisinin mutasyonu önemli rol oynar?
a) c-abl
b) k-ras
c) c-myc
d) p53
e) bcl-2

Yanıt: D
Maliğn tümörlerde en sık mutasyona uğrayan gen p53 tümör baskılayıcı gendir. Kimyasal etkenler, toksinler yada iyonize radyasyon sonucunda mutasyona uğrar. P53 mutasyonu oluşursa, DNA tamiri gerçekleşemez yada apoptoz başlayamaz. Bu nedenle mutant hücre çoğalmaya devam eder. Her yeni bölünmede yeni mutasyonlar eklenir ve tümör riski artar.

65- Aşağıdakilerden hangisi tip II aşırı duyarlılık hastalıklarından biridir?
a) Kontakt dermatit
b) Alerjik rinit
c) Sistemik lupus eritematozus
d) Good-pasture sendromu
e) Serum hastalığı
Yanıt: D
Tip II aşırı duyarlılık reaksiyonu olarak en sık Goodpasture sendromu soruluyor. Tip III aşırı duyarlılık reaksiyonu olarak da en sık poststreptokoksik glomerülonefrit soruluyor. Böylece bir soruda hem immün sistem hemde böbrek hastalıkları sorulmuş oluyor (bir taş-iki kuş)

AŞIRI DUYARLILIK REAKSİYONLARI

Tip

Prototip

İmmün Mekanizma

Patolojik Lezyon

Tip I

Anaflaksi, alerjiler, atopik astım

IgE üretimi, mast hücrelerinden vazoaktif amin ve diğer mediatörlerin salınımı, inflamatuar hücreler (geç dönem)

Vasküler dilatasyon, ödem, düz kas kasılması, mukus üretimi, inflamasyon

Tip II

Otoimmün hemolitik anemi, Goodpasture sendromu

IgG, IgM üretimi, hedef doku veya hücrelerdeki antijenlere bağlanma, kompleman yada FC reseptörü aracılığı ile fagositoz yada lizis, lökosit birkimi

Hücre erimesi, inflamasyon

Tip III

SLE, bazı glomerülonefritler, serum hastalığı, Arthus reaksiyonu

Ag-Ab komplekslerinin bikrimi, kompleman aktivasyonu, lökosit birikimi, enzim ve toksik moleküllerin salınımı

Nekrotizan vaskülit (fibrinoid nekroz), inflamasyon

Tip IV

Kontakt dermatit, multiple skleroz, tip I DM, transplant rejeksiyonu, tüberküloz

T lenfosit aktivasyonu, a) sitokinlerin salınımı ve makrofaj aktivasyonu, b) T hücreli sitotoksisite

Perivasküler hücre infiltrasyonu, ödem, hücre zedelenmesi, granülomlar





66- Aşağıdakilerden hangisinde temel patofizyolojik mekanizma hidrostatik basınç artışına bağlı değildir?
a) Kwashiorkor hastalığında görülen ödem
b) Konjestif kalp yetmezliğine bağlı alt ekstremite ödemi
c) Konstriktif perikardite bağlı ödem
d) Karaciğer sirozunda asit gelişimi
e) Nefrotik sendromda alt ekstremitede görülen ödem

Yanıt: A (Yanlış olduğu için iptal edildi)
Ödemin Patofizyolojik Kategorileri

Hidrostatik basınç artışı

Venöz dönüş bozukluğu

·          Konjestif kalp yetmezliği

·          Konstriktif perikardit

·          Asit (karaciğer sirozu)

·          Venöz tıkanıklık yada kompresyon

-          Tromboz

-          Eksternal bası (kitle)

-          Alt ekstremitede inaktivite (uzun süreli yatağa bağlı olanlarda)

Arteriolar dilatasyon

·          Isı

·          Nörohümöral düzensizlik

Plazma ozmotik basıncında azalma

Protein kaybettirici glomerulopati (nefrotik sendrom)

Karaciğer sirozu (asit)

Malnütrisyon

Protein kaybettirici enteropati

Lenfatik tıkanıklık

İnflamatuar

Neoplastik

Cerrahi sonrası

Radyasyon sonrası

Sodyum retansiyonu

Böbrek yetmezliği ile birlikte aşırı tuz alımı

Sodyumun tübüler geri emiliminde artma

Renal hipoperfüzyon

Renin-angiotensin-aldosteron sekresyonu artışı

İnflamasyon

Akut inflamasyon

Kronik inflamasyon

Anjiogenez



Malnütrisyon, karaciğer sirozu ve nefrotik sendromda plazma ozmotik basıncında azalmaya bağlı ödem gelişir. Karaciğer sirozunda oluşan asite bağlı venöz dönüş azalması ise hidrostatik basıncı arttırır. Bu sorunun birden fazla doğru yanıtı olduğundan iptal edildi.



67- Aşağıdakilerden hangisi amiloid fibril proteinlerinden biri değildir?
a) Transtiretin
b) Beta 2 mikroglobülin
c) Kalsitonin
d) Prealbümin
e) Transferrin

Yanıt: E
AMİLOİDOZ TİPLERİ

Kategori

Hastalık

Fibril proteini

Prekürsörü

Sistemik (jeneralize)Amiloidoz

Primer amiloidoz

MM ve diğer Monoklonal B hücre proliferasyonları

AL

İmmunglobulin hafif zinciri (öz. lambda )

Reaktif sistemik amiloidoz (sekonder)

Kronik inflamatuar hastalık

AA

SAA

Hemodializ amiloidozu

Kronik böbrek yetmezliği

Ab2- m

b2-mikroglobulin

Herediter amiloidoz

1. FMF

-

AA

SAA

2. Familyal amiloidotik nöropati

-

ATTR

Transtiretin (prealbümin)

Senil sistemik amiloidoz

-

ATTR

Transtiretin

(prealbümin)

Lokalize Amiloidoz

Senil serebral amiloidoz

Alzheimer hst.

Ab

APP

Endokrin

           Tiroid

           Langerhans adacıkları

İzole atrial amiloidoz

Prion hastalığı

Tiroid medüller ca

Tip II diabet

 SSS prion hastalıkları

A Cal

AIAPP

AANF

PrP

Kalsitonin

Islet amiloid peptid

Atrial natriüretik faktör

Normal PrP



68- Aşağıdaki sistemik hastalıklardan hangisi ağız boşluğunda görülen viral ve fungal enfeksiyonlar, bazende Kaposi sarkomu ve saçlı (hairy) lökoplazi ile karakterlidir?
a) Enfeksiyoz mononükleoz
b) Rendu-Osler-Weber sendromu
c) Pemfigus
d) HIV enfeksiyonu
e) Dermatomyozit

Yanıt: D
AIDS’ li hastalarda oral mukozada herpesvirüs, kandida ve diğer mantarlar, bazen Kaposi sarkomu ve saçlı (hairy) lökoplaki görülebilir. Hairy (saçlı) lökoplaki %80 AIDS hastalığına has olup, EBV etkisi ile oluşan ve 2-3 yıl içinde AIDS bulgularının ortaya çıkacağını gösteren bir lezyondur.En sık dilin yan kenarında yerleşir. Mikroskobik incelemede hiperkeratoz, akantoz ve üst spinöz tabakada balon hücreler görülür. Premaliğn değildir.

69- Yaşlı hastada aort, karotis ve oftalmik arterleri tutan damar hastalığı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Wegener granülomatozu
b) Takayasu hastalığı
c) PAN
d) Kawasaki hastalığı
e) Dev hücreli arterit

Yanıt: E
Baştaki büyük arterleri, özelliklede temporal arterleri tutan; segmental akut veya kronik (sıklıkla granulomatöz) bir lezyon olup erişkinde en sık görü¬len vaskülittir. Vertebral arterleri, oftalmik arterin terminal dalları tutulup tek taraflı (nadiren iki taraflı) körlük yapabilir. Aortada tutulum ve torasik aort anevrizması yapabilir. 50 yaş öncesi nadir görülür. Takayasu hastalığı daha çok genç kadınlarda görülür. Kawasaki hastalığı ise infantlarda görülür. 

70- Kırk yaşında erkek hastada burundan kanlı akıntı nedeni ile sinüzit tedavisi uygulanmış ancak fayda sağlamamıştır. Yapılan nazofarenks biopsisinde nekrotizan granülomlar, radyolojik incelemede ise akciğerde pnömonik infiltrasyon varlığı saptanmıştır. Klinik tabloya akut böbrek yetmezliği eklenmiş ve serumda c-ANCA pozitif bulunmuştur. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Klasik tipte PAN
b) Mikroskopik polianjiit
c) Wegener granülomatozu
d) Tüberküloz
e) Antiglomerül bazal membran hastalığı

Yanıt: C
Wegener Granulomatozisi:
1-Üst solunum yolunda ve alt solunum yolunda nekrotizan granülomlar
2-Özellikle akciğerde olmak üzere herhangi bir yerde küçük ve orta çaplı damarlarda nekrotizan veya granulomatöz vaskülit
3-Nekrotizan, sıklıkla yarımay glomerülonefriti
M>F 40 yaş civarı sık görülür. Radyolojik olarak tüberküloz yada mantar enfeksiyonu ile karışabilir. Ağır olgularda alveoler kapillerler de tutulur ve alveoler kanama yapar. Böbrek lezyonları iki şekilde görülebilir. Erken dönem yada hafif olgularda, glomerüllerde fokal proliferasyon ve nekroz ile trombozis (fokal nekrptizan glomerülonefrit) görülür. İleri olgularda diffüz nekroz, proliferasyon ve yarımay oluşumu (kresentik glomerülonefrit) ile hızla ilerleyen böbrek yetmezliği bulunur. %95 olguda serumda C-ANCA vardır. Immunsupresyona iyi yanıt verirler. İmmunolojik mekanizma ile gelişse de başlatan etken ve defektler bilinmiyor. Te¬davi edilmezse 1 yıl içinde mortalite oranı %80.


71- Aşağıdakilerden hangisi kronik myeloproliferatif hastalıklardan biri değildir?
a) Kronik myeloid lösemi
b) Myelofibrozisle birlikte myeloid metaplazi
c) Esansiyel trombositoz
d) Polisitemia vera
e) Saçlı hücreli lösemi
Yanıt: E
Lenfoma - WHO Klasifikasyonu

1)      Prekürsör B hücre tümörleri

Prekürsör B lenfoblastik lösemi/lenfoma

4) Periferik T ve NK hücre tümörleri

T hücre prolenfositik lösemi

Büyük granüler lenfositik lösemi

Mikozis fungoides/Sezary sendromu

Periferal T hücreli lenfoma, nonspesifik

Anaplastik büyük hücreli lenfoma

Anjioimmünoblastik T hücreli lenfoma

Enteropati ile ilişkili T hücreli lenfoma

Pannikülit benzeri T hücreli lenfoma

Hepatosplenik  T hücreli lenfoma

Erişkin T hücreli lösemi/lenfoma

NK/T hücreli lenfoma, nazal tip

NK hücreli lösemi

2)      Periferik B hücre tümörleri

Kronik lenfositik lösemi/ küçük lenfositik lenfoma

B hücre prolenfositik lösemi

Lenfoplazmositik lenfoma

Splenik ve nodal marjinal zon lenfoma

Ekstranodal marjinal zon lenfoma

Mantle hücreli lenfoma

Foliküler lenfoma

Marjinal zon lenfoma

Hairy cell lösemi

Plazmositom/plazma hücreli myelom

Diffüz büyük B hücreli lenfoma

Burkitt lenfoma

5) Hodgkin Lenfoma

Klasik tipler

·          Nodüler skleroz

·          Karışık hücreli

·          Lenfositten zengin

·          Lenfositten fakir

Lenfosit baskın

3)      Prekürsör T hücre tümörleri

Prekürsör T lenfoblastik lösemi/ lenfoma


Saçlı hücreli (hairy cell) lisemi B lenfositinden köken alır. Bu tümör myeloid seriye ait değildir. 

72- Yüzünde ödem ve nefes darlığı ile doktora başvuran genç bir kadın hastada mediastinel lenfadenopati saptanıyor. Alınan biopside kalın fibröz bantlar ile birbirinden ayrılan nodüller izleniyor. Nodüllerin içinde belirgin nükleollü, geniş sitoplazmalı, CD30 ve CD15 pozitif dev hücreler görülüyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Lenfoblastik lenfoma
b) Hodgkin lenfoma
c) Büyük B hücreli lenfoma
d) Timoma
e) Teratom

Yanıt: B
Hodgkin lenfoma primer olarak lenfoid dokuları tutan bir hastalıktır. Tek bir lenf nodu veya nod zincirinde gelişip ilişkili olduğu lenf nodlarına yayılır.
•    Reed-Sternberg (RS) denilen  neoplastik dev hücreler
•    Ateş gibi belirgin klinik bulgular  ile NonHodgkin lenfomadan ayrılır
Reed- Sternberg hücreleri germinal merkez yada post-germinal merkez B hücrelerinden köken alırlar. Bu nedenle Hodgkin lenfoma B hücre tümörü olarak kabul edilmektedir. Genç erişkinlerde en sık görülen maliğn tümörlerden biri olup tanı anında ortalama yaş 32 dir. Tedavide gelişmeler sonucunda çoğu olguda iyileşme sağlanmaktadır.  
WHO sınıflaması:
•    Nodüler sklerozis
•    Karışık hücreli
•    Lenfositten zengin
•    Lenfositten fakir
•    Lenfosit baskın
İlk dört grupta Reed-Sternberg hücreleri benzer immünofenotipe sahip iken (CD15 ve CD30 pozitif; CD20 negatif), lenfosit baskın tipinde farklı yapıda B hücre fenotipi (CD 20 pozitif) vardır. Bu nedenle ilk dört tipi klasik subtipler olarak kabul edilir. Genç kadınlarda, mediastinel tutulumun sık olduğu, fibröz bantlar ile ayrılan nodüller ile karakterli olan nodüler sklerozan tiptir. 

73- İnce barsak biopsisinde diffüz iltihap, villuslarda atrofi veya kayıp, intaepitelial lenfositlerde artış ile karakterli hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
a) Çölyak hastalığı
b) Disakkaridaz eksikliği
c) İmmünoproliferatif ince barsak hastalığı
d) Whipple hastalığı
e) Nekrotizan enterokolit

Yanıt: A
Çöliak hastalığında suda eriyen gliadin içeren tahıl ürünlerine duyarlılık vardır. Genetik yatkınlık ailesel olgular ve HLA-DQ2 doku uyum antijeni ile ilişkisi nedeni ile  düşünülmektedir. Glutene maruz kalan İB mukozasında intraepitelial CD8+ T lenfositleri; lamina propriada CD4+ T lenfositleri birikir. Yüzey epiteli zedelenebilir. Ağır olgularda mukoza villusları tamamen düzleşir. İntraepitelial lenfositler; lamina propriada lenfosit, plazma hücresi, makrofaj, eozinofiller ve mast hücreleri artar. Çocukluk-orta yaşta bulgu verebilir. Gluten dietten uzaklaşırıldığında hızla düzelir. Transglutaminaz ve gliadin antikorları, serolojik olarak belirlenebilir. Hastalarda uzun sürede malignite riski artar. Enteropati ile ilişkili lenfoma (özellikle T hücreli), ince barsak adenokarsinomu ve özefagus skuamöz hücreli karsinom riski vardır.

74- On yaşında bir erkek çocukta ateş ve karın ağrısı sonucunda yapılan appendektomide, appendiks uç kısmında lümeni tıkayan 1 cm çaplı oluşum izlenmiştir. Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Adenokarsinom
b) Maliğn lenfoma
c) Karsinoid tümör
d) Leiomyom
e) İskemik kolit

Yanıt: C
Karsinoid tümör, peptid ve nonpeptid hormonlar gibi bioaktif ürünleri sentezleyebilen nöroendokrin hücrelerden köken alırlar. GİS ve akciğer en sık yerleştiği bölgelerdir. Gis dışında  pankreas, peripankreatik doku, akciğer, safra yolları ve karaciğerde de görülebilir. 6.dekatta sık olmakla birlikte her yaşta görülebilir. Kolorektal tümörlerin %2’si, incebarsak tümörlerinin yaklaşık %50’sini oluştururlar.Tüm karsinoidler potansiyel olarak maliğn tümörler olup davranışları orijin, lokal penetrasyon düzeyi ve boyut ile ilişkilidir. Apendiks ve rektal karsinoidler geniş lokal yayılım yapsada nadiren metastaz yapar. Ama ileum, gastrik ve kolonik bölge karsinoidlerinin %90’ı, özelliklede 2cm. çapın üzerinde olanlar, tanı anında lenf nodları ve karaciğer gibi uzak organlara yayılmıştır. Karsinoid tümörlerde pek çok faktör sentezlenebilsede, tek bir faktör baskın olduğunda ve klinik sendrom oluşturduğunda o faktörün ismi ile anılabilir: gastrinoma, somatostatinoma, insulinoma gibi. Sindirim sisteminde karsinoid en sık apendiks, daha sonra ince barsak (öz. İleum), rektum, mide ve kolonda yerleşir.

75- Barsakta transmural iltihap, kazeasyon göstermeyen granülomlar ve fistüller ile karakterli hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
a) Sarkoidoz
b) Ülseratif kolit
c) Tifo
d) Crohn hastalığı
e) İskemik kolit 

Yanıt: D

Gastrointestinal tutulumun baskın olduğu sistemik bir hastalıkdır. Üveit, irit, sakroileit, gezici poliartrit, eritema nodozum, hepatik perikolanjit, sklerozan kolanjit, üreterlerde inflamasyon sonucu renal tutulum (nefrolitiazis, üriner enfeksiyonlar) görülebilir. Asya ve Afrika’da nadir ; batılı ülkelerde sıktır. Her yaşta göülsede 2.-3. dekatlarda sıktır. F>M Beyazlarda 2 kat fazla. Musevilerde 3-5 kat fazladır. 5-6. on yılda hafif bir ikinci pik yapar. Sigara önemli bir ekzojen risk faktörüdür. Yalnız incebarsak tutulumu %40, incebarsak-kolon tutulumu %30, yalnız kolon tutulumu  ise %30 dur. Duodenum, mide, özefagus ve nadiren ağız tutulumu görülebilir. En önemli özellikleri: 
1.     Mukoza hasarına yol açan iyi sınırlı, tam kat barsak tutulumu 
2.     Nonkazeifiye granulomlar
3.     Fistül oluşturan fissürler  


76- AIDS’li bir hastada santral sinir sisteminde gelişebilen ventriküloensefalitin en olası etkeni aşağıdakilerden hangisidir?
a) Sitomegalovirüs
b) Arbovirüs
c) Herpes simpleks tip 2 virüs
d) Poliomyelit
e) Toksoplazma

Yanıt: A
AIDS’ li hastada ensefalitin en sık etkeni HIV virüsüdür. Mikroglia hücrelerini enfekte eder. En sık sekonder etken toksoplazma olup viral ensefalitlerden farklı olarak kitle benzeri odaklar oluşturur. HIV’ den sonra en sık viral ensefalit etkeni CMV dir ve  ependimal hücreleri enfekte eder. Ependimal hücreler ventrikülleri döşediği için ventriküloensefalit tablosu oluşur. 

77- Lupus nefritinde en sık görülen ve prognozu en kötü etkileyen histolojik tip aşağıdakilerden hangisidir? 
a) Mezenjial proliferasyon
b) Diffüz proliferatif glomerülonefrit
c) Minimal değişiklik hastalığı
d) Membranöz glomerülonefrit
e) Fokal proliferatif glomerülonefrit

Yanıt: B
 SLE de böbrek tutulumu, en önemli bulguları ve ölüm sebebini oluşturur. DNA - antiDNA kompleksi glomerülde birikir. İnflamatuar yanıt ile endotel, mezenjial ve epitel hücrelerinde proliferasyon ve glomerül nekrozu gelişebilir.

    Morfolojik sınıflama (WHO)
1-Işık,elektron ve immünfloresan mikroskobu ile normal (Klas I ). Nadirdir (< %5)
2-Mezenjial lupus glomerulonefriti  (Klas II)%10-25
    3-Fokal glomerulonefrit (Klas III )%20-35
    4-Diffuz proliferatif glomerulonefrit (Klas IV) %35-60- en kötü prognoz
    5-Membranöz glomerulonefrit (Klas V )%10-15

Glomerüler lezyonların çoğunda, granüler yapıda immünkompleks (DNA-anti DNA) ve kompleman birikimi vardır. Membranöz GN’ de subepitelial; fokal ve diffüz proliferatif GN’ de subendotelial yerleşir. Makrofaj ve prolifere hücreler Bowman kapsülünü doldurup yarımay GN oluşturabilir. Subendotelial immun kompleks birikimi fazla ise kapiller duvarlarda tel halka (wire loop) görüntüsü olur. Zamanla glomerüloskleroz gelişir. Tübülointersisyel bölgede de birikimler olabilir. Tübüler immün kompleks hastalığı denir.


78- Hızlı ilerleyen glomerülonefriti belirleyen en önemli histopatolojik özellik aşağıdakilerden hangisidir?
a) Mezenjial hücre proliferasyonu
b) Bazal membran kalınlaşması
c) Endokapiller hücresel proliferasyon
d) Kapiller lümenlerinde polimorf nüveli lökositler
e) Paryetal hücre proliferasyonu ve kresentler

Yanıt: E
En kötü prognozlu glomerül hastalığıdır. Klinik olarak hızlı ve ilerleyici renal fonksiyon kaybı, ağır oligüri ile tedavi edilmezse, birkaç hafta-ay içerisinde böbrek yetmezliği ile ölüm oluşur. Glomerüllerin çoğunda yarım ay (kresent) varlığı izlenir. Bowman kapsülünde parietal epitel hücrelerinde çoğalma, monosit ve makrofaj infiltrasyonu sonucunda gelişir. Çoğu immünolojik mekanizma ile oluşur.


79- Pap smear incelemesinde insan papillomavirüs etkisi rapor edilen kadın hastada, tedavi yapılmazsa, aşağıdakilerden hangisi gelişebilir?
a) Endometrial karsinom
b) Leiomyom
c) Servikal skuamöz hücreli karsinom
d) Overin seröz papiller karsinomu
e) Leiomyosarkom

Yanıt: C
Serviksde intraepitelial ve invaziv Skuamöz Neoplazi
Yüksek riskli HPV (insan papillomavirüs) en önemli etkendir (16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 68)
Risk faktörleri:
•    İlk cinsel ilişkinin erken yaşta olması 
•    Partnerin çok sayıda olamsı
•    Sık doğum
•    Daha önce çok kişi ile ilşkiye girmiş olan partner
•    HPV ile ilişkili bir kanser varlığı
•    Yüksek oranda maliğn HPV tiplerinin varlığı 
•    Bazı HLA tipleri
•    Oral kontraseptifler ve sigara
•    Genital enfeksiyonlar (Chlamydia)

HPV’nin E6-E7 proteinleri, RB ve p53 genlerini mutasyona uğratarak, hücre siklusunu bozabilir. HPV-16, 3p delesyonları ve 3q amplifikasyonlarına yol açar. HPV aşılarının hastalığı azaltabileceği gösterilmiştir. HPV, tek başına etkili olamaz. Kokarsinojenler, immün yanıt, beslenme özellikleride önemlidir. 

80- Aşağıdakilerden hangisi testis kanseri insidansında artışa neden olur?
a) Kriptorşidizm
b) Granülomatöz orşit
c) Kabakulak
d) Sifiliz
e) Marfan sendromu

Yanıt: A
Testiste sert, ağrısız büyümenin en sık nedeni neoplazmdır. En sık 15-34 yaş grubunda 2/100.000 erkekde görülür. %95’i germ hücre kökenlidir. Germ hücre kökenli tümörlerin, puberte sonrası, hemen hemen tümü maliğndir. Sertoli ve/veya Leydig hücreli tümörler az görülüp çok iyi huyludur. Steroid hormon sentezleyip salgılayarak endokrin anomali oluşturabilirler. Örneğin Leydig hücreli tümör, jinekomasti gelişimine yol açabilir. 
Risk faktörleri: 
•    Kriptorşidizmde risk 10-40 kat artmıştır.
•    Testiküler feminizasyon ve Klinefelter sendromu gibi testis disgenezilerinde risk artmıştır.
•    Genetik faktörlerin rolünü vardır. 
•    Beyazlarda daha sıktır.

61. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinin patogenezinde dokuda immün komplekslerin birikimi rol oynar?
A) Goodpasture sendromu
B) Poststreptokoksik glomerülonefrit
C) İmmün trombositopenik purpura
D) Myasthenia gravis
E) Graves hastalığı
Yanıt: B
İmmünkomplekslerin dokuda birikmesi tip III aşırı duyarlılık reaksiyonuna yol açar. Burada diğer şıklar tip II aşırı duyarlılık reaksiyonudur.

Tip II hipersensitivite örnekleri

Hastalık

Hedef antijen

Mekanizma

Klinikopatolojik bulgular

Otoimmün hemolitik anemi

Eritrosit membran proteinleri

Opsonizasyon ve fagositoz

Hemoliz, anemi

Otoimmün trombositopenik purpura

Trombosit membran proteinleri

Opsonizasyon ve fagositoz

Kanama

Pemfigus vulgaris

Epidermal cadherin

Antikore beğlı proteaz aktivasyonu

Cilt vezikülleri ve büller

ANCA ile ilişkili vaskülitler

Aktive nötrofillerden salınan granül proteinleri

Nötrofil degranülasyonu ve inflamasyon

Vaskülit

Goodpasture sendromu

Böbrek glomerülü ve alveol bazal membranındaki nonkollagenaz protein

Kompleman ve Fc reseptörüne beğlı inflamasyon

Nefrit, akciğer kanaması

Akut romatizmal ateş

Streptokok hücre duvarına yönelik antikorun, kalp dokusu ile çapraz reaksiyonu

İnflamasyon, makrofaj aktivasyonu

Myokardit, artrit

Myastenia gravis

Asetil kolin reseptörü

Antikor asetil kolin bağlanmasını bozar

Kas güçsüzlüğü, paralizi

Graves hastalığı

TSH reseptörü

Antikora bağlı TSH reseptörü uyarılması

Hipertiroidizm

İnsüline dirençli diabet

İnsülin reseptörü

Antikor, insülin bağlanmasını bozar

Hiperglisemi, ketoasidoz

Pernisiyöz anemi

Gastrik parietal hücrelerdeki intrensek faktör

İntrensek faktör nötralizasyonu ile B12 emiliminde azalma

Anormal eritropoez, anemi



Tip III hipersensitivite örnekleri

Hastalık

Etkilenen antijen

Klinikopatolojik Bulgular

SLE

DNA, nükleoproteinler, diğerleri

Nefrit, artrit, vaskülit

Poliarteritis nodoza

Hepatit B virüs yüzey antijeni (bazı olgularda)

Vaskülit

Poststreptokoksik GN

Streptokok hücre duvarı antijenleri

Nefrit

Akut GN

Treponema gibi bakteriel; sıtma gibi parazitik antijenler, tümör antijenleri

Nefrit

Reaktif artrit

Bakteriel antijenler (Yersinia)

Akut artrit

Artus reaksiyonu

Değişik yabancı proteinler

Kutanöz vaskülit

Serum hastalığı

Yabancı serum (anti-timosit globülin)

Artrit, vaskülit, nefrit



62. Ailesel Akdeniz ateşinde dokularda aşağıdaki proteinlerden hangisi birikir?
A) İmmünoglobulin hafif zincirleri
B) Atrial natriüretik faktör
C) Kalsitonin
D) β2 -mikroglobulin
E) Serum amiloid-assosiye protein
Yanıt: E

63. İlerleyici renal yetmezlik ile başvuran 60 yaşındaki bir hastanın yapılan böbrek biyopsisinde glomerüllerde HE ile pembe renkli amorf madde birikimi saptanıyor.  İmmünohistokimyasal olarak biriken maddenin lambda hafif zincir pozitif olduğu belirleniyor.Bu hastada aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
A) Romatoid artrit
B) Tüberküloz
C) Diabetes mellitus
D) Multipl miyelom
E) Sistemik lupus eritematozus
Yanıt: D

Soru 62-63: 

•    Hafif zincir yapısında amiloid birikimi multiple myelom ve diğer B hücre diskrazileri ile ilişkili olup immunglobulin salgılayan hücrelerce (plazma hücreleri) üretilir. 

•    AA fibrilleri ise serum amiloid ile ilişkili proteininden (SAA) gelişir. SAA akut faz reaktanı olup inflamasyonun ilk 24 saatinde serumda 1000 katına dek çoğalabilir. Karaciğerde IL-6 ve IL-1 etkisi ile sentezlenir. Kronik inflamasyonlarda sekonder olarak biriken major komponentidir. Ailesel Akdeniz ateşinde (FMF) de biriken amiloid aynı yapıdadır. 




AMİLOİDOZ TİPLERİ

Kategori

Hastalık

Fibril proteini

Prekürsörü

Sistemik (jeneralize) Amiloidoz

     

Primer amiloidoz

Multiple myelom ve diğer Monoklonal B hücre tümörleri

AL

İmmunglobulin hafif zinciri

Reaktif sistemik amiloidoz (sekonder)

Kronik inflamatuar hastalık

AA

SAA

Hemodializ amiloidozu

Kronik böbrek yetmezliği

Ab2- mikroglobülin

b2-mikroglobulin

Herediter amiloidoz

     

1. FMF

-

AA

SAA

2. Familyal amiloidotik nöropati

-

ATTR

Transtiretin

Senil sistemik amiloidoz

-

ATTR

Transtiretin

Lokalize Amiloidoz

     

Senil serebral amiloidoz

Alzheimer hst.

Ab

APP

Endokrin

           Tiroid

           Langerhans adacıkları

İzole atrial amiloidoz

Prion hastalığı

Tiroid medüller ca

Tip II diabet

 SSS prion hastalıkları

A Cal

AIAPP

AANF

PrP

Kalsitonin

Islet amiloid peptid

Atrial natriüretik faktör

Normal PrP



64. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde dokularda yaygın fibrin trombüsleri gözlenir?
A) İmmün trombositopeni
B) Hemofili B
C) Dissemine intravasküler koagülasyon
D) von Willebrand hastalığı
E) Faktör VIII eksikliği
Yanıt: C
Trombüs Riski Taşıyan Durumlar
•    Primer (genetik)
Faktör V mutasyonu
Antitrombin III yetmezliği
Protein C veya S yetmezliği
Fibrinoliz defektleri (t-PA tetmezliği)
•    Sekonder (edinsel)
Yüksek riskli
Uzamış yatak istirahati ve immobilizasyon
Myokard enfarktüsü
Atrial fibrilasyon
Doku hasarı (kırık,yanık,cerrahi)
Kanser
Kalp kapak protezleri
Dissemine intravasküler koagulasyon
Heparinin yol açtığı trombositopeni sendromu
Antifosfolipid antikoru sendromu (Lupus antikoagulanı)
Düşük riskli
Kardiyomyopati
Nefrotik sendrom
Östrojen artışı (gebelik)
Oral kontraseptif kullanımı 
Orak hücreli anemi
Sigara

Diğer şıklarda yer alan hastalıklarda trombüs riski değil, kanama riski vardır. Bu nedenle şıkları eleyerek kolaylıkla yanıtlanabilecek bir soru.

65. Aşağıdaki morfolojik bulgulardan hangisi, hamartom ile uyumludur?
A) Epidermis içinde ve altında nevus hücreleri
B) Meckel divertikülündeki gastrik adacık
C) Dilin çizgili kas dokusunda matür kıkırdak
dokusu
D) Böbrek kapsülü altındaki sürrenal kalıntı
E) Mide mukozasında pankreatik nodül
Yanıt: A
Hamartom, normalde o dokunun yapısında yer alan elemanların düzensiz bir yapı oluşturduğu gelişim bozukluğudur. Epidermiste normalde nevüs hücreleri bulunur. Bunların düzensiz yerleşmesi hamartomdur. Koristom (heterotopi) ise normalde o bölgede bulunmayan hücre ve doku örneklerinin oluşturduğu gelişimsel bozukluktur. Meckel diveritülü ince barsakta yerleşir. Gastrik adacık içermesi koristomdur. Diğer şıklarda koristom örneğidir.


66. Hücre siklusunda G1/S fazı geçişinde rol alan bir tümör supresör genin fonksiyonel tek alleli ile doğan çocukta, 6 yıl içinde malign bir neoplazm gelişiyor.
Bu neoplazm aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Böbrekte nefroblastom
B) Akut lenfoblastik lösemi
C) Serebellar astrositom
D) Nöroblastom
E) Retinoblastom
Yanıt: E
Retinoblastom olgularının %40’ ı familial; %60’ı  sporadiktir. Familial olanlarda Rb tümör baskılayıcı gen mutasyonu vardır. Doğuştan bir allelde mevcut olan mutasyonun üzerine, zamanla diğer allelde de mutasyon eklenir ve erken yaşta tümör ortaya çıkar. Rb geninin ürettiği fosfoprotein, hipofosforilize olduğunda aktifleşir ve G1-S fazı geçişini durdurarak hücre çoğalmasını kontrol altında tutar. 

67. Aşağıdakilerden hangisi megaloblastik aneminin
nedenlerinden biri değildir?
A) Beslenme bozukluğu
B) Alkolizm
C) İleri evre kanserler
D) Gastrointestinal kanama
E) Gebelik
Yanıt: D
Gastrointestinal kanama, demir eksikliği anemisine yol açar. Genel bilgiler ile yapılabilecek kolay bir soru.

Megaloblastik anemi nedenleri
B12 yetmezliği
•    Alımın azalması: Diet yetesizliği, vejeteryanlar
•    Emilimin azalması: İntrensek faktör yetmezliği, pernisiyöz anemi, gastrektomi, maabsorbsiyon, diffüz intestinal hastalıklar( lenfoma, sistemik skleroz), ileal rezeksiyon, ileit, parazitik enfeksiyonlar, divertikülit
•    İhtiyacın artması: Gebeik, hipertiroidi, yayılmış kanser
Folik asid yetmezliği
•    Alımın azalması: Diet yetersizliği, alkolizm, infantlar
•    Emilimin bozulması: Malabsorbsiyon, intrensek intestinal hastalık, antikonvülsanlar, oral kontraseptifler
•    Artmış kayıp. Hemodiyaliz
•    İhtiyacın artması: İnfantlar, gebelik, yayılmış kanser, belirgin artmış hematopoez
•    Kullanımın bozulması: Folik asid antagonistleri
Vit B12 ve folik asid tedavisine direnç
•    DNA sentezi yada folat metabolizmasının metabolik inhibitörleri; ör: metotreksat


68. Aşağıdaki neoplazmlardan hangisi immünoglobulin genlerini içeren kromozom parçacıklarının translokasyonu ile ilişkilidir?
A) İnsan T-hücreli lösemisi
B) Helicobacter pylori’ye bağlı mide lenfoması
C) Hodgkin lenfoması
D) Burkitt lenfoması
E) Multipl miyelom
Yanıt: D
Lösemi ve lenfomaların oluşumunda temel mekanizma onkogen translokasyonudur. Burkitt lenfoma, mantle hücreli lenfoma ve foliküler lenfoma B hücre tümörleridir ve üçünde de 14. kromozomda yerleşen immünglobülin ağır zincir (IgH) bölgesini içeren translokasyon mevcuttur.
Onkogen Translokasyonu

Maliğnite

Translokasyon

Etkilenen genler

Kronik myeloid lösemi

(9;22)

Abl(9), bcr (22)

AML ve ALL

(4;11)

AF4 (4), MLL (11)

Burkitt lenfoma

(8;14)

c-myc (8), IgH (14)

Mantle hücreli lenfoma

(11,14)

Cyclin D (11), IgH (14)

Foliküler lenfoma

(14;18)

IgH (14), bcl-2 (18)

T hücreli ALL

(8;14)

c-myc (8), TCR-alfa (14)

Ewing sarkom

(11;22)

FI-1 (11), EWS (22)



69. Aşağıdaki kanserlerden hangisinin peritoneal karsinomatozise neden olma riski en yüksektir?
A) Kolon 
B) Over
C) İncebağırsak
D) Safra kesesi
E) Rektum
Yanıt: B
Peritonda yaygın karsinom metastazına peritoneal karsinomatozis denir. En sık over karsinomu ve ikinci olarak da gastrointestinal tümörler peritona metastaz yaparlar. 

70. Aşağıdaki primer santral sinir sistemi tümörlerinden hangisi tipik olarak pineal bölgesinde yerleşir?
A) Menenjiyom
B) Medulloblastom
C) Oligodendrogliom
D) Ependimom
E) Germ hücreli tümör
Yanıt: E
Germ hücre tümörleri yenidoğanda sakrokoksigeal bölgede; erişkinde ise testis – overde sık yerleşir. Bunun yanı sıra embriyolojik göçü sırasında geçtiği yerlerdeki kalıntılardan orta hat yerleşimli germ hücre tümörleri gelişebilir. Bu bölgeler santral sinir sisteminde pineal ve suprasellar bölge, mediasten ve retroperitondur.


71. Aşağıdakilerden hangisi nöral tüp defekti sonucunda ortaya çıkar?
A) Anensefali
B) Holoproensefali
C) Mikrosefali
D) Sringomiyeli
E) Corpus callosum agenezisi
Yanıt: A
•    SSS'nin en sık malformasyonu nöral tüp kapanma defektleridir.(Anensefali, kranial meningosel, ensefalosel, spina bifida)
•    Anensefali en sık beyin malformasyonudur. Beraberinde vertebral kanal ve spinal kord anomalileri, akciğer ve adrenal gland hipoplazileri sıktır. Hidramnios; Alfa- fetoprotein ve asetikolin esteraz amniotik sıvıda yüksektir
•    Spina bifida en sık lumbosakral bölgede yerleşir. 
Meningomyelosel : Hidrosefali ve Arnold-Chari malformasyonu ile birlikte olabilir.
Myelosel : En ağır formu. Plak halinde veya düzleşmiş nöroektodermal doku
Meningosel : BOS ile dolu kistik kitle duvarında meningieal doku 
Spina bifida okkulta : En hafif formu. Arka vertebral arkuslarda kapanma defekti. Populasyonun %20'sinde asemptomatik olarak bulunur.
Diğer şıklarda verilen hastalıklar ön beyin gelişme anomalileridir.

72. Aşağıdakilerden hangisi sinir sistemi sakkuler anevrizmalarının gelişiminde predispozan bir faktör olarak kabul edilmez?
A) Hipertansiyon
B) Marfan sendromu
C) Sigara
D) Ehlers-Danlos sendromu
E) Enfeksiyon
Yanıt: E
Berry anevrizması (sakküler anevrizma, konjenital anevrizma) en sık intrakranial anevrizmadır. 
En sık (%90 ± 5) ön dolaşımda yerleşir ve dallanma bölgelerinde sıktır. Erişkin polikistik böbrek hastalığında, tip I nörofibromatozis, yaşlanma, hipertansiyon, sigara kullanımı, Ehlers-Danlos sendromu, Marfan sendromu, pseudoksantoma elastikum gibi kollajen doku hastalıklarında risk yüksektir.  Enfeksiyöz etkenlere bağlı oluşan anevrizma ise mikotik anevrimadır. 

73. Yetmiş beş yaşında ölen demanslı bir kişinin beyin otopsisinde bilateral simetrik kortikal atrofi saptanmıştır. Bu bulgunun en olası nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Pick hastalığı
B) Alzheimer hastalığı
C) Multi-infarkt demans
D) Diffüz Lewy cisim hastalığı
E) Creutzfeldt-Jakob hastalığı
Yanıt: B
İleri yaşlarda demansın en sık sebebi Alzheimer hastalığıdır. Bilateral simetrik kortikal atrofi karakterisitktir. Daha nadir görülen Pick hastalığında ise asimetrik olarak frontal ve temporal loblarda atrofi (lobar atrofi) görülür. Parietal ve oksipital loblar korunmuştur. Diffüz Lewy cisimciği hastalığı, Parkinson hastalığına eşlik ederek oluşur. Creutzfeldt-Jakob hastalığı prionlara bağlı gelişen spongioform ensefalit olup ilerleyici demans ve myoklonik kasılmalar ile karalterli öldürücü bir tablodur. Yaşla ilişkili değildir . Nöronlarda vakuolizasyon ve PrP yapısında amiloid plakları içerir. 

74. Aşağıdaki primer santral sinir sistemi neoplazilerinden hangisinin gelişiminde viral etiyoloji rol oynayabilir?
A) Astrositom B) Menenjiyom
C) Lenfoma D) Glioblastom
E) Medulloblastom
Yanıt: C
AIDS, transplantasyon gibi edinsel yada herediter immün yetmezliği olan hastalarda, EBV etkisi ile primer santral sinir sistemi lenfoması gelişebilir. Bunlar B hücre kökenli agresif lenfomalar olup perivasküler (anjiosentrik) dizilim belirgindir.


75. Herediter retinoblastomlu hastalarda aşağıdaki neoplazmlardan hangisinin görülme sıklığı artar?
A) Adenokarsinom 
B) Lösemi
C) Malign melanom 
D) Osteosarkom
E) Lenfoma
Yanıt: D
Familial retinoblastomda bilateral retinoblastom görülme sıklığı artmıştır. Ayrıca osteosarkom gibi eşlik eden tümörler de sıktır. 

76. Tekrarlayan hematüri atakları ile başvuran genç erişkin bir hastanın böbrek biyopsisinde aşağıdaki morfolojik bulgulardan hangisinin görülmesi beklenir?
A) Subepitelyal yoğun depolanmalar
B) Mezangial IgA depolanması
C) Glomerüler kapiller bazal membranında kalınlaşma
D) Kapillerlerde lineer IgG depolanması
E) Çok sayıda hiyalinize glomerül
Yanıt: B
Dünyada en sık görülen glomerül hastalığı ve tekrarlayan makroskobik ve mikroskobik hematürinin en sık nedeni IgA  nefropatisidir (Berger hastalığı). Mezenjiumda IgA ve C3 birikir. Erken kompleman bileşenleri görülmez. Mezenjial genişleme, fokal-diffüz mezenjioproliferatif glomerülonefrit oluşabilir. Hastalığın gidişi sırasında fokal segmental glomerüloskleroz yada yarımay glomerülonefriti eklenerek prognoz bozulabilir.
  
77. Aşağıdakilerden hangisi osteoartritin en iyi tanımıdır?
A) Sinoviyada oluşan iltihabi infiltrasyon
B) Monosodyum ürat kristallerinden oluşan granülomatöz lezyon
C) Eklem kıkırdağında oluşan dejeneratif lezyon
D) Kazeifikasyon nekrozu ve epiteloid histiyositlerden oluşan granülomatöz lezyon
E) Polimorf nüveli lökositlerden oluşan pürülan iltihap
Yanıt: C
Osteoartrit en sık görülen eklem hastalığı olup diğer adı dejeneratif eklem hastalığıdır. Eklem kıkırdağında ilerleyici erozyon ile karakterlidir. Eklem kıkırdağında fibrilasyon ve yarıklar görülür. Sinoviada lenfoplazmositer iltihap romatoid artrit; monosodyum ürat kristalleri Gut hastalığı; kazeifiye granülom tüberküloz ve PMNL infiltrasyonu süpüratif artrit bulgusudur.

78. Aşağıdaki malign over tümörlerinden hangisi radyasyona en duyarlıdır?
A) Koryokarsinom
B) Brenner tümörü
C) Disgerminom
D) Seröz tümörler
E) Endodermal sinüs tümörü
Yanıt: C
Kadında disgerminom; erkekte seminom radyosensitif tümörler olup diğer germ hücre tümörlerine göre daha iyi prognozludurlar.

79. Adrenal korteks hücrelerine benzeyen hücrelerden oluşmuş, 4 cm çapındaki bir adrenal kitlesinde, malignite yönünden en güvenilir özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnvazyon 
B) Hücresel atipi
C) Kitlenin büyüklüğü 
D) Nekroz
E) Mitoz sayısı
Yanıt: A
Endokrin sistem tümörlerinde en önemli maliğnite kriteri invazyon ve metastazdır. Endokrin organlar uyarıldığında görülebilen hücresel atipi, mitoz ve nekroza endokrin atipi denir ve diğer bölgelerden farklı olarak, maliğn tümör tanısında geçerli kriterler değildir. Adrenal korteksde 12 cm çaptan büyük ve 100 gramdan ağır tümörleri maliğn kabul etme eğilimi vardır ama soruda çap 4 cm olarak verildiğinden, bu olguda kitlenin büyüklüğü de anlamlı değildir. 
  
80. Aşağıdaki lokalizasyonların hangisinde, malign melanom gelişme olasılığı en düşüktür?
A) Oral mukoza 
B) Meninksler
C) Anogenital mukoza 
D) Mesane
E) Göz
Yanıt: D
Maliğn melanom skuamöz epitel ile örtülü olan epidermis (en sık), oral mukoza, anogenital mukoza, özefagus gibi bölgeler yanı sıra göz ve meninkslerde primer olarak gelişebilir. Mesanede görülmesi beklenmez.