1- Midede görülen en sık mezenkimal kökenli tümör aşağıdakilerden hangisidir? (1998 NİSAN)
a)    Liposarkom
b)    Rabdomyosarkom
c)    Leiomyosarkom
d)    Malign fibröz histiositom
e)    Angiosarkom

Gastrointestinal sistemde en sık görülen beniğn mezenşimal tümör leiomyom; maliğn mezenşimal tümör ise leiomyosarkomdur.( O gün için bilinen buydu. Bu soru bu gün sorulsa ve tabii şıklarda varsa, yanıtımız gastrointestinal stromal tümör olurdu. Şıklarda GİST verilmemişse, yine leiomyom –leiomyosarkomu seçmemiz gerekir.).
Cevap – C

2- GIS patolojilerinden hangisinin patogenezinde H.pylorinin rolü olabileceğini gösteren delil bulunamamıştır? (1998 EYLÜL)
a)    Kronik gastrik peptik ülser
b)    Kronik duodenal peptik ülser
c)    Gastrik lenfoma
d)    Gastrik karsinom
e)    Gastrik hiperplastik polip

H. pylori midede kronik gastritin en sık etkenidir. Gastrik ve duodenal peptik ülser riskini arttırır. Ayrıca kronik atrofik gastrit ve intestinal metaplazi oluşturarak adenokarsinom riskini arttırır. Oluşturduğu lenfoid hiperplazi MALT lenfomaya dönüşebilir. Hiperplastik polip ile direkt olarak ilişkili değildir. Uzun sürede oluşturduğu inflamasyon zemininden hiperplastik polip gelişebilir.
Cevap – E


3-Barsak hastalıklarının hangisinde tüm duvarı ilgilendiren kazeifiye olmayan granülom yapıları ve yoğun lenfositik hücrelerden oluşan iltihabi olayın segmenter olarak barsağı tutması karakteristiktir? (1998 EYLÜL)
a)    Crohn hastalığı
b)    Ülseratif kolit
c)    Tbc
d)    Giardia
e)    Whipple
Barsakta tüm katları içine alan yoğun lenfositik infiltrasyonla karakterli inflamasyon, nonkazeifiye granülomlar ve segmenter tutulum ön planda Crohn hastalığını düşündürür. En sık terminal ileuma yerleşse de tüm GİS’i tutabilen bir hastalıktır.
Cevap – A

4- Pernisiyöz anemi tanısı olan bir hastada, aşağıdaki patolojilerden hangisinin görülmesi beklenmez? (1999 NİSAN)
a)    Mide fundusunda atrofik gastrit
b)    Kemik iliğinde eritroid seri artışı
c)    Medulla spinaliste myelin degenerasyonu
d)    Massif splenomegali
e)    Mide fundusunda intestinal metaplazi

Midede parietal hücre ve intrensek faktöre yönelik antikorların varlığı ile karakterli otoimmun gastrit fundus ve korpusta kronik inflamasyon, atrofi ve intestinal metaplazi gelişimine yol açar. Kemik iliğinde eritroid seri artışı ve medulla spinaliste myelin dejenerasyonu görülebilmekle birlikte massif splenomegali oluşturmaz.
Cevap – D

5- Gastrointestinal sistem mukozalarında ortaya çıkan, aşağıdaki metaplazik değişikliklerden hangisi sıklıkla özofagusta görülür? (1999 NİSAN)
a)    Pilorik metaplazi
b)    Komplet intestinal metaplazi
c)    Gastrik metaplazi
d)    Barret metaplazi
e)    İnkomplet intestinal metaplazi

Özefagusta mukozayı döşeyen skuamöz epitel hücrelerinin glandüler hücrelere dönüşümü Barret metaplazisi olarak isimlendirilir. Reflü özefajitli hastalarda gelişebilir. Displazi üzerinden adenokarsinom gelişimi riski vardır.
Cevap – D

6)    Aşağıdakilerden hangisi erken tipte mide kanseri kabul edilmez?            (1999 EYLÜL)
a.Submukozal invazyon ve LAP(+)
b.Muscularis mukoza invazyonu ve LAP(-)
c.Muscularis propria invazyonu ve LAP(-)
d.Mukozada invazyon ve LAP(+)
e.Submukozal invazyon ve LAP (-)

Erken tipte mide karsinomu lenf nodu tutulumu gözönüne alınmaksızın mukoza ve submukozada sınırlı tümördür. Muskularis mukozayı aşıp submukozaya girebilir ama muskularis propria invazyonu varsa ilerlemiş karsinomdur.
Cevap – C

7)    Uzun zamandır gastro özofagial reflü hikayesi olan hastada disfaji gelişmesi üzerine yapılan endoskopisinde kardia proksimalinde displazi saptanan ve kolumnar hücre metaplazisi ve goblet hücreleri görülen durum hangisidir? (1999 EYLÜL)
a.Skleroderma
b.İntestinal metaplazi
c.Barret özefagusu
d.Sarkoidoz
e.Candida özofajiti

Uzun süreli gastroözefagial reflü hastlarında özefagusda goblet hücrelerini de içerebilen kolumnar (glandüler) hücre metaplazisi gelişebilir. Buna Barrett özefagusu denir. Glandüler hücrelerde displazi ve adenokarsinom gelişme riski söz konusudur.
Cevap – C

8)    İnce barsaktan yapılan biyopside içi basille dolu PAS(+) makrofajlar belirlenmiştir.  Aşağıdakilerden hangisi en olasıdır? (1999 EYLÜL)
a.Whipple hastalığı
b.Gluten enteropatisi
c.Tropikal spru
d.Chron hastalığı
e.İPSİD

Whipple hastalığı santral sinir sistemi ve eklem tutulumuda yapabilen, ince barsak tutulumu ile malabsorbsiona yol açan bir hastalıktır. Etkeni Tropheryma Whipelli  olup ince barsak biopsilerinde PAS ile pozitif boyanan basillerle dolu makrofaj toplulukları görülür. Akut inflamatuar yanıt uyandırmaz.
Cevap – A

9)    Otoimmün gastrit için aşağıdakilerden hangisi karakteristiktir? (2000 NİSAN)
a)    Korpus mukozasında aktif kronik atrofik gastrit ve Helicobacter pylori varlığı
b)    Antrum mukozasında folikül oluşturan lenfosit varlığı
c)    Antrum mukozasında intestinal metaplazi
d)    Kardia mukozasında atrofi
e)    Korpus – fundus bezlerinde atrofi

Otoimmun gastrit paretal hücre, gastrin reseptörleri ve intersensek faktöre  yönelik antikorlarla oluşur. Parietal hücreler yalnız korpus – fundus’da bulunduğundan iki bölgede kronik inflamasyon, atrofi ve intestinal metaplazi görülebilir.
Cevap – E

10)    Genellikle distal kolonda başlayan ve proksimale ilerleyen, başlıca mukozada sınırlı aktif kolit ve ülserasyonun bulunması mukozal rejenerasyon ile pseudopolip gelişimi ve ileri olgularda toksik megakolon ile karakterli inflamatuar barsak hastalığı hangisidir? (2000 NİSAN)
a)    Crohn
b)    Tüberküloz
c)    Amebiazis
d)    Ülseratif kolit
e)    Giardiazis

Kolitis ülseroza kolonda sınırlı idiopatik inflamatuar barsak hastalığıdır. Distalden başlayıp proksimale doğru arada doku bırakmadan ilerler. Mukoza ve submukozda sınırlı inflamasyon ve ülserler arasında mukozadaki rejenerasyon alanları pseudopolipleri oluşturur. İleri olgularda toksik megakolon gelişebilir. Displazi ve kolon  karsinomu riski mevcuttur.
Cevap – D


11)    Malinite potansiyeli taşıma olasılığı en düşük olan, aşağıdakilerden hangisidir? (2000 EYLÜL)
a.    Tübüler adenom
b.    Kalıtsal juvenil polipozis sendromu
c.    Tübülovillöz adenom
d.    Hiperplastik polip
e.    Villöz adenom

Kalıtsal jüvenil polipozis sendromunda maliğnite riski mevcuttur. Adenomatöz polipler içerisinde en yüksek risk içeren villöz adenom, ikinci olarak tübülovillöz adenom ve en az riski içeren tübüler adenomdur. Hiperplastik polip, eğer adenomatöz alan içermiyorsa premaliğn değildir.
Cevap – D

12)    Uzun süren gastroözofagial reflünün bir komplikasyonu olarak gelişen ve distal özofagus çok katlı yassı epitelinin metaplastik tek katlı prizmatik epitele dönüşmesi ile karakterize patoloji aşağıdakilerden hangisidir? (2001 NİSAN)
a-    Mallory-Weis sendromu
b-    Akalazya
c-    Peterson –Kelly sendromu
d-    Barrett özofagus
e-    Plummer Vinson

Vücutta skuamöz epitelin, galndüler prizmatik epitele dönüştüğü tek metaplazi örneği Barrett özefagusudur. Özefagusun adenokarsinomu için bilinen en önemli risk faktördür.
Cevap – D


13) Aşağıdakilerden hangi bölge karsinomlarında CEA düzeyleri en yüksektir ? (2001 EYLÜL)
a)    Larinks
b)    Kolorektal bölge
c)    Testis
d)    Böbrek
e)    Karaciğer

CEA onkofetal antijenlerden biridir. Kolon adenokarsinomu başta olmak üzere pankreas adenokarsinomu, meme karsinomları gibi  adenokarsinomlarda ve tiroidin medüller  karsinomunda yüksek düzeyde belirlenebilir.
Cevap – B

14) Kronik özefajitin en sık sebebi aşağıdakilerden hangisidir ?            (2001 EYLÜL)
a)    Koroziv madde içilmesi
b)    Candida albicans enfeksiyonu
c)    Sitomegalovirüs enfeksiyonu
d)    Üremi
e)    Gastroözefagial reflü

Gelişmiş ülkelerde kronik özefajitin en sık sebebi gastroözefageal reflüdür. Uzun sürede bu zeminde Barret özefagusu gelişebilir. İmmün yetmezlik sendromları ve kemoterapi hastalarında kandida ve CMV özefajiti görülebilir. Üremi ve asit –alkali madde içilmeside özefajite yol açabilir.
Cevap – E

15) Aşağıdaki mide tümörlerinden hangisi nöroendokrin özellik içerir ? (2001 EYLÜL)
a)    Taşlı yüzük hücreli karsinom
b)    Karsinoid tümör
c)    Lenfoma 
d)    Leyomiyosarkom
e)    Villöz adenom

Mukozda yerleşen nöroendokrin hücrelerden gelişen karsinoid tümörler gastroinetstinal sistem ve solunum sisteminde görülebilir. APUD hücre tümörü olduğundan çok sayıda peptid üretip paraneoplastik sendromlara yol açabilir. Maliğn tümör olmakla birlikte kötü prognozlu değildir.
Cevap – B


16) Aşağıdaki kalın barsak poliplerinden hangisi neoplastik özelliktedir ?         (2001 EYLÜL)
a)    Hiperplastik polip
b)    Retansiyon polibi
c)    Juvenil polip
d)    Adenomatöz polip
e)    Peutz-Jeghers polibi


Kalın barsak da neoplazik özellikte olan adenomatöz poliplerdir. Hiperplastik polipler uzun süreli inflamasyonlara reaktif gelişen mukozal protruzyonlar olup Peutz – Jeghers polibi, jüvenil polip ve erişkinlerde görülen retansiyon polibi hamartomatöz olarak kabul edilir.
Cevap – D

17) Aşağıdaki gastrit tiplerinin hangisinde mide karsinomu gelişme riski en azdır? (2002-NİSAN)
A-     Akut erozif gastrit 
B-     Kronik atrofik gastrit 
C-     Hipertrofik gastrit 
D-     Pernisiyöz aneminin eşlik ettiği otoimmün gastrit 
E-     İntestinal metaplazinin eşlik ettiği kronik gastrit

Yanıt: A
Kronik atrofik gastrit ve intestinal metaplazi zemininden gastrik karsinom gelişebilir Otoimmün gastrittede intestinal metaplazi ve karsinom riski yanı sıra karsinoid tümör riski artar. Hipertrofik gastrit 8menetrier hastalığı) karsinom için risk faktörüdür. Akut eroziv gastrit sekel bırakmadan, rejenerasyon ile iyileşir ve karsinom riski taşımaz.

18)-    Aşağıdakilerden hangisi ülseratif kolitin tipik özelliklerinden birisidir? (2002-NİSAN)
A-     İltihabın barsak duvarının tüm katlarını tutması 
B-     Granülomatöz iltihap oluşturması 
C-     Gastrointestinal sistemin her bölgesinde hastalığın görülebilmesi 
D-     Barsak lümeninin daralması 
E-     Yalancı poliplerin oluşması 

Yanıt: E
İltihabın tam kat olması, lümeni daraltması, granülom olşturması ve tüm GİS de görülebilmesi Crohn hastalığının özelliğidir. Kolitis ülserozada, yüzeyel ülser odakları çevresinde rejenerasyona bağlı olarak gelişen yalancı polipler mevcuttur.

  
19)-  Malbsorbsiyon sendromu olan bir çocukta ince barsak biyopsisinde total villus atrofisi saptanmıştır. Kanda anti gliyadin IgA antikorları direkt olarak bulunmuştur. Öncelikle düşünülmesi gereken aşağıdakilerden hangisidir? (2002-NİSAN)
A-     Whipple hastalığı
B-     Crohn hastalığı
C-     Glutene duyarlı enteropati 
D-     İntestinal lenfanjiektazi 
E-     Sjögren sendromu 

Yanıt: C
Malabsorbsiyonu olan hastada total villus atrofisi, kript hiperplazisi, intraepitelial lenfosit artışı, antigliadin ve antiendomisyum antikorlarının varlığı Gluten enteropatisi ile uyumludur.

20) Oral kavitede en sık izlenen malign tümör tipi hangisidir? (2002-EYLÜL)
a. Adenoid kistik karsinom
b. Malign melanom
c. Bazal hücreli karsinom
d. Adenokarsinom
e. Skuamöz hücreli karsinom

Yanıt: E
Skuamöz epitelle döşeli oral kavite, özefagus, anüs, vulva, vajen gibi bölgelerde en sık görülen maliğn tümör skuamöz (yassı epitel) hücreli karsinomdur.

21) İleri derecede reflü özefajitine bağlı olarak aşağıdakilerden hangisinin gelişme riski daha azdır? (2002-EYLÜL)
a. Peptik ülser
b. Barret özefagusu
c. Skuamöz hücreli karsinom
d. Striktür
e. Kanama

Yanıt: C
Reflü özefajite bağlı olarak özefagusda erezyon, ülser, kanama, ve fibrozise bağlı striktür gelişebilir. Skuamöz hücreli karsinom riski artarsa da maliğnite gelişimi daha nadirdir. Barrett özefagusu gelişirse adenokarsinom riski artar.

22) Aşağıdakilerden hangisi kronik gastritin en sık nedenidir? (2002-EYLÜL)
a. Kronik alkolizm
b. Alkaken reflü
c. Helikobacter pylori enfeksiyonu
d. Üremi
e. Otoimmünite

Yanıt: C
Kronik gastritin en sık nedeni H.Pylori dir. Gelişmekte olan ülkelerde popülasyonun %80 den fazlasında varlığı belirlenip dünyada en yaygın enfeksiyon etkeni olarak da kabul edilmektedir. Gastrit ve peptik ülser gelişiminde en sık etkendir. Midede kronik atrofik gastrit ve intestinal metaplazi üzerinden karsinom riskini ve lenfoid aktivasyona yol açarak MALT lenfoma riskini arttırır. 

24) Hastaların %80’inde rektum ve sigmoid bölgenin tutulduğu, akut ve kronik iltihabi değişikliklerle karakterli, uzun dönemde kolon karsinomu riski taşıyan hastalık aşağıdakilerden hangisidir? (2004-EYLÜL)
a)    Ülseratif kolit
b)    Crohn hastalığı
c)    Anjiodisplazi
d)    Pseudomembranöz kolit
e)    Divertiküler hastalık

Yanıt: A
Kolonu tutan, ağır olgular dışında mukoza-submukoza’da sınırlı, ülseroinflamatuar bir hastalıktır. Rektumda başlar ve yukarı doğru yayılır. Nadiren bir miktar terminal ileuma geçebilir (backwash ileit) ama 25 cm den fazla ilerlemez. Appendiks hem ÜK, hem KH da tutulabilir. Süreklilik gösterir, arada normal mukoza bırakmaz. Gezici poliartrit, üveit, cilt, karaciğer tutulumu (perikolanjit ve primer sklerozan kolanjit) ve ankilozan spondilit ile birlikte görülebilir. Crohn hastalığına  göre biraz daha sıktır. 4-6/100000 (Crohn 1-3/100000). Asya, Afrika, Güney Amerika’da batı ülkelerine göre daha azdır. Kadınlarda biraz daha sıktır. Beyazlarda daha sık olup 20-25 yaşlarda pik yapar. Sigara içmeyenlerde daha sıktır. Sigarayı bırakmış olanlarda, hiç içmeyenlere göre daha sık görülür. Uzun dönemde karsinom riski içerir. Hastalık ne kadar eski ve ne kadar yaygın ise, karsinom riski o kadar fazladır. 

25) Helikobakter pylorinin en sık ilişkili olduğu neoplazi aşağıdakilerden hangisidir? (2005-NİSAN)
a)    Kolon kanseri
b)    Özefagus alt uç kanseri
c)    Mide lenfoması
d)    Mide leiomyomu
e)    İnce barsak lenfoması

Yanıt: C
Gastrik lenfoma, gastrik maliğnitelerin %5’idir. Ekstranodal lenfomalar en sık mideye yerleşir. Çoğu B hücre kökenli MALT lenfomalardır. Çoğu kronik gastrit ve H. pylori enfeksiyonu ile ilişkilidir. H. Pylori eradikasyon tedavisi ile yaklaşık yarısı geriler. Mukoza yada yüzeyel submukozada yerleşir. Gastrik glanları infiltre ederek lenfoepitelial lezyon oluşturan atipik lenfositler görülür. 

26) Aşağıdaki tümörlerden hangisinin patogenezinde c-kit mutasyonu rol oynar? (2005-EYLÜL)
a)    Gastrik MALT lenfoma
b)    Gatrointestinal stromal tümör
c)    Pulmoner nöroendokrin tümör
d)    Gastrik karsinoid tümör
e)    Meme adenokarsinomu

Yanıt: B
Gastrointestinal stromal tümör gastrointestinal peristalsisi kontrol eden intersisyel Cajal hücrelerinden köken alır. %95 c-Kit antikoru; %70 CD34 antikoru ile boyanır. Enterik pleksus diferansiasyonu gösteren tipi (gastrointestinal otonomik sinir tümörleri) GANT olarak da bilinir. Gastrik GİST’ ler Carney triadı ( gastrik GİST; paraganglioma, pulmoner kondrom) yada nörofibromatozis tip I ile ilişkili olabilir.  Soliter yada multiple olabilir. Lümene yada serozaya doğru çıkıntı oluşturabilir. Nekroz, kistik dejenerasyon ve kanama alanları içerebilir. Hücreler iğsi yada epitelioid olabilir. c-KİT (CD117) pozitifliği tanı koydurucudur. c-KİT mutasyonu tirozin kinaz sinyal yolunu uyararak hücre proliferasyonunu arttırır ve apoptozu engeller. Tümör riski artar. Tedavide tirozin kinaz inhibitörü (ST1571) kullanılır.


27) Aşağıdakilerden hangisi psödomembranöz kolitlerde morfolojik görünümün ortaya çıkmasına yol açar? (2005-EYLÜL)
a)    Küçük damarlarda trombüs
b)    Mukozada lenfositik infiltrasyon
c)    Mukozada yüzeyel erezyonlar
d)    Kriptlerde yaygın apseler
e)    Nekrotizan olmayan granülomlar

Yanıt: C
Psödomembranöz kolit geniş spektrumlu antibiyotik kullanımı sonucunda oluşur. Clostidium difficile toksinleri hastalığa yol açar. Mukozal erezyon odakları üzerine yapışan inflamatuar hücreler ve debris, psödomembranı oluşturur.  Bu gerçek bir membran değildir çünkü epitelial tabakası yoktur. 

28)    Yetmişiki yaşında kalp yetmezliği ve diabet öyküsü olan bir erkek hastanın kolonoskopisinde 25-55. cm arasında yaygın kanama ve ülser görülmüştür. Diğer tüm kolon kesimleri normal olan bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? (2005-EYLÜL)
a)    Amibik kolit
b)    Ülseratif kolit
c)    İskemik kolit
d)    Tifo
e)    Divertikülit

Yanıt: C
İskemik kolit aorta ve mezenter arterde ağır dereceli ateroskleroza bağlı gelişebilir. Hastanın ileri yaşlı ve erkek olması ve diabet varlığı, ateroskleroz için major risk faktörlerini oluşturmaktadır. 

29) DNA onarım genlerindeki mutasyonlar aşağıdaki gastrointestinal polip hastalıklarından hangisi ile ilişkilidir? (2006-EYLÜL)
a) Gardner sendromu
b) Ailesel adenomatöz polipozis sendromu
c) Peutz-Jeghers sendromu
d) Tüberoskleroz
e) Herediter nonpolipozis kolorektal karsinom sendromu

Yanıt: E
Protoonkogen, tümör süpresör gen, apoptoz genleri ve DNA tamir genlerinde oluşan mutasyonlar kanser riskini arttırır. Herediter nonpolipozis kolorektal karsinom, Kseroderma pigmentozum, Ataksi telenjiektazi, Bloom sendromu ve Fankoni anemisi DNA tamirinde defekt ile karakterli sendromlar olup bu sendromlarda maliğn tümör riski artmıştır. Ailesel meme ve over kanserlerine yol açan BRCA-1 ve BRCA-2 genleride DNA tamiri ile ilişkilidir.



30) Aşağıdakilerden hangisi ülseratif kolitte gözlenen bulgulardan biri değildir? (2006-EYLÜL)
a) Serozal yüzeyin inflamasyonu
b) Kolonun kesintisiz tutulumu
c) Kript lümenlerinde apseler
d) Ülser komşuluğunda rejenere mukoza
e) Toksik megakolon

Yanıt: A
Kolitis ülseroza, kolonu tutan, ağır olgular dışında mukoza-submukoza’da sınırlı, ülseroinflamatuar bir hastalıktır.  Serozal yüzeyde inflamasyon görülmez. Rektumda başlar ve yukarı doğru yayılır. Süreklilik gösterir, arada normal mukoza bırakmaz. Gezici poliartrit, üveit, cilt, karaciğer tutulumu (perikolanjit ve primer sklerozan kolanjit) ve ankilozan spondilit ile birlikte görülebilir. Kript apseleri, epitel hücrelerinde mukus kaybı, bazal plazmositoz ve kript distorsiyonu görülür. Ülser komşuluğunda mukozada rejenerasyon gelişmesi, psödopoliplere yol açar. Komplikasyon olarak toksik megakolon gelişebilir. Kolon karsinomu riski artar.

31) İnce barsak biopsisinde diffüz iltihap, villuslarda atrofi veya kayıp, intaepitelial lenfositlerde artış ile karakterli hastalık aşağıdakilerden hangisidir? (2007-NİSAN)
a) Çölyak hastalığı
b) Disakkaridaz eksikliği
c) İmmünoproliferatif ince barsak hastalığı
d) Whipple hastalığı
e) Nekrotizan enterokolit

Yanıt: A
Çöliak hastalığında suda eriyen gliadin içeren tahıl ürünlerine duyarlılık vardır. Genetik yatkınlık ailesel olgular ve HLA-DQ2 doku uyum antijeni ile ilişkisi nedeni ile  düşünülmektedir. Glutene maruz kalan İB mukozasında intraepitelial CD8+ T lenfositleri; lamina propriada CD4+ T lenfositleri birikir. Yüzey epiteli zedelenebilir. Ağır olgularda mukoza villusları tamamen düzleşir. İntraepitelial lenfositler; lamina propriada lenfosit, plazma hücresi, makrofaj, eozinofiller ve mast hücreleri artar. Çocukluk-orta yaşta bulgu verebilir. Gluten dietten uzaklaşırıldığında hızla düzelir. Transglutaminaz ve gliadin antikorları, serolojik olarak belirlenebilir. Hastalarda uzun sürede malignite riski artar. Enteropati ile ilişkili lenfoma (özellikle T hücreli), ince barsak adenokarsinomu ve özefagus skuamöz hücreli karsinom riski vardır.

32) On yaşında bir erkek çocukta ateş ve karın ağrısı sonucunda yapılan appendektomide, appendiks uç kısmında lümeni tıkayan 1 cm çaplı oluşum izlenmiştir. Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? (2007-NİSAN)
a) Adenokarsinom
b) Maliğn lenfoma
c) Karsinoid tümör
d) Leiomyom
e) İskemik kolit

Yanıt: C
Karsinoid tümör, peptid ve nonpeptid hormonlar gibi bioaktif ürünleri sentezleyebilen nöroendokrin hücrelerden köken alırlar. GİS ve akciğer en sık yerleştiği bölgelerdir. Gis dışında  pankreas, peripankreatik doku, akciğer, safra yolları ve karaciğerde de görülebilir. 6.dekatta sık olmakla birlikte her yaşta görülebilir. Kolorektal tümörlerin %2’si, incebarsak tümörlerinin yaklaşık %50’sini oluştururlar.Tüm karsinoidler potansiyel olarak maliğn tümörler olup davranışları orijin, lokal penetrasyon düzeyi ve boyut ile ilişkilidir. Apendiks ve rektal karsinoidler geniş lokal yayılım yapsada nadiren metastaz yapar. Ama ileum, gastrik ve kolonik bölge karsinoidlerinin %90’ı, özelliklede 2cm. çapın üzerinde olanlar, tanı anında lenf nodları ve karaciğer gibi uzak organlara yayılmıştır. Karsinoid tümörlerde pek çok faktör sentezlenebilsede, tek bir faktör baskın olduğunda ve klinik sendrom oluşturduğunda o faktörün ismi ile anılabilir: gastrinoma, somatostatinoma, insulinoma gibi. Sindirim sisteminde karsinoid en sık apendiks, daha sonra ince barsak (öz. İleum), rektum, mide ve kolonda yerleşir.

33) Barsakta transmural iltihap, kazeasyon göstermeyen granülomlar ve fistüller ile karakterli hastalık aşağıdakilerden hangisidir? (2007-NİSAN)
a) Sarkoidoz
b) Ülseratif kolit
c) Tifo
d) Crohn hastalığı
e) İskemik kolit 

Yanıt: D
Gastrointestinal tutulumun baskın olduğu sistemik bir hastalıkdır. Üveit, irit, sakroileit, gezici poliartrit, eritema nodozum, hepatik perikolanjit, sklerozan kolanjit, üreterlerde inflamasyon sonucu renal tutulum (nefrolitiazis, üriner enfeksiyonlar) görülebilir. Asya ve Afrika’da nadir ; batılı ülkelerde sıktır. Her yaşta göülsede 2.-3. dekatlarda sıktır. F>M Beyazlarda 2 kat fazla. Musevilerde 3-5 kat fazladır. 5-6. on yılda hafif bir ikinci pik yapar. Sigara önemli bir ekzojen risk faktörüdür. Yalnız incebarsak tutulumu %40, incebarsak-kolon tutulumu %30, yalnız kolon tutulumu  ise %30 dur. Duodenum, mide, özefagus ve nadiren ağız tutulumu görülebilir. En önemli özellikleri: 
1.     Mukoza hasarına yol açan iyi sınırlı, tam kat barsak tutulumu 
2.     Nonkazeifiye granulomlar
3.     Fistül oluşturan fissürler  

34) Aşağıdakilerden hangisi erken dönem mide karsinomunda görülen bulgulardan biri değildir? (2007-EYLÜL)
a) Perigastrik lenf nodu metastazı
b) Adenokarsinom morfolojisi
c) Muskularis mukozada  infiltrasyon
d) Komşu mukozada displazi
e) Linitis plastika görünümü

Yanıt: E
Erken gastrik karsinom perigastrik lenf düğümü metastazları göz önüne alınmadan mukoza veya submukozada sınırlı kanserdir. Prognozu daha iyidir. Erken gastrik karsinomun tanısında lenf nodları göz önüne alınmaz, önemli olan invazyon derinliğidir. Tümör mukoza veya submukozada sınırlı ise, lenf nodu metastazı olsa bile, erken karsinom olarak değerlendirilir. Aslında erken karsinomda lenf nodu metastazı oranı  oldukça düşüktür. Bununla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise, muskularis mukoza ve muskularis propriayı birbirine karıştırmamaktır. İlerlemiş gastrik kanser ise submukozayı aşıp kas tabakasına (muskularis propria) ulaşmış olandır. Makroskobik olarak  yüzeye doğru ekzofitik, düz veya deprese ve ekskave (krater) olarak görülebilir.. Ekzofitik olanlar içlerinde adenom alanları içerebilirler. Ekskave olanlar ülser ile karıştırılabilir. Nadiren tüm duvar yada bir bölümü diffüz olarak tutar ve linitis plastika oluşturur.  Linitis plastika, daha çok diffüz tipte karsinomun, midenin tüm katlarına infiltrasyonu sonucunda oluşan ilerlemiş karsinom tipidir.

35) Adenomlar ince barsakta en sık aşağıdaki lokalizasyonların hangisinde görülür? (2007-EYLÜL)
a) Bulbus
b) Duodenum
c) 3. bölüm
d) Jejunum
e) Vater ampullası

Yanıt: E
Sindirim kanalı uzunluğunun %75’ini kaplasada, ince barsak tümörleri GİS tümörlerinin %3-6 kadarını oluşturur. Beniğn tümörleri biraz daha sıktır. En sık görülen beniğn tümörleri adenomlar ve mezenşimal (GİST, düz kas tümörleri) tümörlerdir. Lipom, anjiom ve nadir hamartamatöz lezyonlar görülür. Maliğn tümörlerinden adenokarsinom ve karsinoid tümörlerin sıklığı hemen hemen aynı olup; lenfoma ve sarkomlar onları izler. 

Adenomlar
•    Beniğn tümörlerin %25’i
•    En sık ampulla vateri’de yerleşirler
•    30-60 yaş arasında, okkült kanama, nadiren tıkanıklık ve intüsepsiyon, bazende radyolojik incelemede tesadüfen belirlenir
•    FAP ile birlikte sık görülür
•    Premaliğndir

36) Aşağıdaki kolon polip tiplerinden hangisi sıklıkla Peutz-Jeghers sendromunda görülür? (2007-EYLÜL)
a) Hiperplastik polip
b) Adenomatöz polip
c) Hamartomatöz polip
d) İltihaplı polip
e) Jüvenil polip

Yanıt: C
Peutz-Jeghers polipleri nadir hamartomatöz lezyonlar olup tek başına maliğnite riski içermez. Nadir görülen otozomal dominant Peutz-Jeghers sendromunda ise eşlik eden adenomatöz polipler, GİS kanserleri, melanotik mukozal-kutanöz pigmentasyon ile pankreas, meme, akciğer, over ve uterus karsinomlarının riski artar.

37) Bir kanser hastasında özefagusun geniş alanlarının gri-beyaz psödomembranla kaplanmış olması durumunda, aşağıdaki özefajit tiplerinden hangisi düşünülmelidir? (2008-NİSAN)
a)    Herpes virüs özefajiti
b)    Radyasyon özefajiti
c)    Koroziv alkali özefajiti
d)    Kandida özefajiti
e)    Sitomegalovirüs özefajiti

Yanıt: D
Kanser tedavisi, AIDS yada transplantasyon gibi immün sistemi baskılayan durumlarda ve geniş spektrumlu antibiyotik kullananlarda kandida özefajiti sık görülür. Gri beyaz psödomembranlar içerisinde, mikroskobik incelemede yoğun mantar hifleri görülür.

Enfeksiyöz ve Kimyasal Özefajit

•    Alkol, koroziv asid yada alkaliler (intihar amacı ile), aşırı sıcak içecekler (İran’ da çay) yada aşırı sigara içimi
•    Sitotoksik kanser ilaçları ve üzerine eklenen enfeksiyon
•    İmmünsüprese hastalarda CMV ve HSV enfeksiyonları
•    İmmünsüpresyon yada geniş spektrumlu antimikrobial tedavi sonucunda gelişen mantar enfeksiyonları. En sık kandida, daha az mukormikoz ve aspergilloz
•    Böbrek yetmezliğinde gelişen üremi

Ayrıca radyasyon, GVH hastalığı, otoimmün hastalıklar, pemfigoid ve epidermolizis bülloza gibi dermatolojik hastalıklar özefajit yapabilir. Nadiren Crohn hastalığı, özefagusu etkileyebilir.

38- Aşağıdakilerden hangisi mide kanseri sıklığında artışa neden olmaz? (2008-NİSAN)
a)    Hipoklorhidri
b)    Diyette nitritlerin yüksek olması
c)    Sigara kullanımı
d)    Parsiyel gastrektomi
e)    Nonsteroid antiinflamatuar ilaçların kullanımı

Yanıt: E
NSAİİ kullanımı, midede akut gastrit ve akut ülsere yol açabilir. Akut gastrit tam rejenerasyonla iyileşir. Akut ülser fibrozis ile iyileşse de, aynı bölgede yeniden oluşmaz. Her iki durumda kanser gelişimi için risk faktörü değildir. 
Gastrik Karsinom için Risk Faktörleri
Çevresel etkenler
H. pylori enfeksiyonu
Diet: 
- Nitratlardan oluşan nitritler (su ve gıdalardaki katkı maddeleri) 
-Tutsülenmiş gıdalar, aşırı tuz, turşular, kırmızı pul biber
-Taze sebze-meyve tüketiminin az olması (antioksidanlar nitrozasyonu engeller).
Düşük sosyoekonomik düzey
Sigara

Kişisel faktörler
Kronik gastrit
-    Hipoklorhidri: H.pylori kolonizasyonunu arttırır
-    İntestinal metaplazi prekürsördür.
Parsiyel gastrektomi
- Safralı, alkalen intestinal sıvı reflüsüne yol açar
Gastrik adenomlar
-    %40 tanı anında kanser odağı
-    %30 tanı anında çevresinde kanser odağı
Barrett özefagusu
-    Gastroözefageal bileşke tümörlerinin riski artar

Genetik faktörler 
A kan grubunda hafif risk
Ailesel mide kanseri öyküsü
Herediter nonpolipozis kolon kanser sendromu
Familial gastrik karsinom sendromu (E-cadherin mutasyonu)

39) Diyare, karın şişliği, kilo kaybı ve halsizlik nedeniyle başvuran 24 yaşındaki bir erkek hastanın duodenum biyopsisinde mukozada düzleşme, villus kaybı, epitel içinde çok sayıda T lenfositi izlenmiştir. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? (2008-EYLÜL)

a) Crohn hastalığı
b) Disakkaridaz yetmezliği
c) Glutene duyarlı enteropati
d) Akut enfeksiyöz enterit
e) Schigella enterokoliti

Yanıt: C
Çöliak hastalığında (Gluten enteropatisi) suda eriyen gliadin içeren tahıl ürünlerine duyarlılık vardır. Genetik yatkınlık ailesel olgular ve HLA-DQ2 doku uyum antijeni ile ilişkisi nedeni ile  düşünülmektedir. Glutene maruz kalan İB mukozasında intraepitelial CD8+ T lenfositleri; lamina propriada CD4+ T lenfositleri birikir. Yüzey epiteli zedelenebilir. Ağır olgularda mukoza villusları tamamen düzleşir. İntraepitelial lenfositler; lamina propriada lenfosit, plazma hücresi, makrofaj, eozinofiller ve mast hücreleri artar. Çocukluk-orta yaşta bulgu verebilir. Gluten dietten uzaklaşırıldığında hızla düzelir. Transglutaminaz ve gliadin antikorları, serolojik olarak belirlenebilir. Hastalarda uzun sürede malignite riski artar. Enteropati ile ilişkili lenfoma(özellikle T hücreli), ince barsak adenokarsinomu ve özefagus skuamöz hücreli karsinom riski vardır.


40) Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde intestinal fistül gelişime olasılığı en yüksektir? (2008-EYLÜL)

a) Tifo
b) Crohn hastalığı
c) Ülseratif kolit
d) Amipli dizanteri
e) Basilli dizanteri

Yanıt: B
Crohn Hastalığı gastrointestinal tutulumun baskın olduğu sistemik bir hastalıkdır. Üveit, irit, sakroileit, gezici poliartrit, eritema nodozum, hepatik perikolanjit, sklerozan kolanjit, üreterlerde inflamasyon sonucu renal tutulum (nefrolitiazis, üriner enfeksiyonlar) görülebilir. Asya ve Afrika’da nadir ; batılı ülkelerde sıktır. Her yaşta göülsede 2.-3. dekatlarda sıktır. F>M Beyazlarda 2 kat fazla. Musevilerde 3-5 kat fazladır. 5-6. on yılda hafif bir ikinci pik yapar. Sigara önemli bir ekzojen risk faktörüdür. Yalnız incebarsak tutulumu %40, incebarsak-kolon tutulumu %30, yalnız kolon tutulumu  ise %30 dur. Duodenum, mide, özefagus ve nadiren ağız tutulumu görülebilir. 
4.     Mukoza hasarına yol açan iyi sınırlı, tam kat barsak tutulumu 
5.     Nonkazeifiye granulomlar
6.     Fistül oluşturan fissürler  
Mukoza kıvrımları arasında oluşan fissürler serozaya dek uzanabilir ve yapışıklıklara yol açar. Fistül ve sinüs oluşturabilir. En sık barsak ansları arasında fistül oluşur. Cilde, komşu organa veya kör bir boşluğa açılarak lokalize apse yapabilir. 
Kolitis ülseroza ise mukoza ve submukoza tutulumu ile sınırlı olduğundan fistül oluşumu görülmez. Granülomlardan sonra, iki hastalığı ayırmada kullanılan en önemli kriter fissür ve fistüllerin varlığıdır.

41) Oral kavitede en sık izlenen malign tümör tipi hangisidir? (2002-EYLÜL)
a. Adenoid kistik karsinom
b. Malign melanom
c. Bazal hücreli karsinom
d. Adenokarsinom
e. Skuamöz hücreli karsinom

Yanıt: E
Skuamöz epitelle döşeli oral kavite, özefagus, anüs, vulva, vajen gibi bölgelerde en sık görülen maliğn tümör skuamöz (yassı epitel) hücreli karsinomdur.

42)    Ağız mukozasında gelişen aftöz ülser, aşağıdaki sistemik hastalıkların hangisinin bulgularından biridir? (2003-EYLÜL)
a)    Sarkoidoz
b)    Tüberküloz
c)    Behçet hastalığı
d)    Sistemik sklero
e)    Sistemik amiloidoz

Yanıt: C
Behçet hastalığı ağız ve genital bölgede ağrılı aftöz ülser ile karakterlidir. Yagın vaskülit tablosu oluşturabilir.

43) Aşağıdaki sistemik hastalıklardan hangisi ağız boşluğunda görülen viral ve fungal enfeksiyonlar, bazende Kaposi sarkomu ve saçlı (hairy) lökoplazi ile karakterlidir? (2007-NİSAN)
a) Enfeksiyoz mononükleoz
b) Rendu-Osler-Weber sendromu
c) Pemfigus
d) HIV enfeksiyonu
e) Dermatomyozit

Yanıt: D
AIDS’ li hastalarda oral mukozada herpesvirüs, kandida ve diğer mantarlar, bazen Kaposi sarkomu ve saçlı (hairy) lökoplaki görülebilir. Hairy (saçlı) lökoplaki %80 AIDS hastalığına has olup, EBV etkisi ile oluşan ve 2-3 yıl içinde AIDS bulgularının ortaya çıkacağını gösteren bir lezyondur.En sık dilin yan kenarında yerleşir. Mikroskobik incelemede hiperkeratoz, akantoz ve üst spinöz tabakada balon hücreler görülür. Premaliğn değildir.

43)    Pleomorfik adenom en sık aşağıdakilerden hangisinden köken alır? (2004-NİSAN)
a)    Hipofiz
b)    Tiroid
c)    Tükrük bezi
d)    Ter bezi
e)    Karaciğer

Yanıt: C
Pleomorfik adenom en sık görülen tükrük bezi tümörüdür. Beniğn olup en sık parotisde yerleşir. Beniğn olduğu halde kapsülü aşabildiğinden geniş eksizyonu gerekir. Hastalar nüks açısından izlenmelidir. Zaman içinde maliğn mikst tümöre dönüşebilir.