61. Aşağıdakilerden hangisi, apoptotik hücrelerin yüzeylerinde bulunması ile makrofajlar tarafından tanınıp fagositozu sağlar?

 

A) Bcl-2 ailesi 
B) Fosfatidilserin 
C) TNF reseptörü
D) Kaspaz 9
E) Fas ligand

  • Apoptoz, nekrozdan farklı olarak, inflamatuar yanıt oluşturmaz. Apoptotik cisimcikler ortamfa bulunan makrofajlar tarafından fagosite edilerek temizlenir. 
  • Fagositik tanınma: Apoptotik hücre membranlarında fosfotidilserin ve trombospondin ekspresyonu, opsonizasyona yani makrofajların apoptotik cisimcikleri tanımasına yol açar ve bu durum fagositoz ile sonuçlanır.

Sitenin tablolar bölümünden: Nekroz ve Apoptozun Bulguları

bulgu

nekroz

Apoptoz

Hücre boyutu

Büyük (şiş)

Küçük (büzüşmüş)

Nüve

Piknoz, karyoreksis, karyoliz

Fragmantasyon

Plazma membranı

Dağılmğş

Sağlam, yapısı değişmiş

Hücre içeriği

Enzimatik sindirim, sızma

Sağlam

İnflamasyon

Sık

Yok

Fizyolojik-patolojik rol

Her zaman patolojik

Çoğu kez fizyolojik, bazen patolojik (öz. DNA hasarı)

 

62. Endojen ve ekzojen uyaranlara karşı hücrenin canlılığını koruyarak olgun bir hücre tipinin bir başka olgun hücre tipine dönüşümü ile kendini gösteren adaptif patolojik değişim aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hiperplazi
B) Nekroz
C) Atrofi
D) Metaplazi 
E) Apoptoz

 

METAPLAZİ :Olgun bir hücre tipinin genellikle daha dayanıklı, farklı bir olgun hücre tipine dönüşmesidir. Epitelial hücrelerde daha sıktır ve en sık kolumnar hücrelerin skuamöz hücrelere dönüşümü görülür.

Skuamöz metaplazi :

-Sigara içenlerde ve A vitamini eksikliğinde solunum sisteminde

-Serviks epitelinde inflamasyon ve irritasyona bağlı olarak

-Mesanede taş, kronik inflamasyon, Schistosomiazis

-Tükrük bezi,pankreas ve safra duktuslarında taş varlığı

Metaplazik hücrelerde displazi gelişirse skuamöz (yassı epitel) hücreli karsinom riski artar.

Glandüler metaplazi : En iyi örnek Barrett özefagusudur. Normalde özefagusu döşeyen skuamöz hücreler uzun süreli reflü sonucunda glandüler hücrelere dönüşür. Metaplazik glandüler hücrelerde displazi gelişirse özefagusda adenokarsinom riski artar.

Mezenşimal metaplazi : Nadir görülür. Daha çok lokal zedelenmeye yanıt olarak fibroblastlar kondroblast yada osteoblastlara dönüşerek kıkırdak ve kemik üretirler. Örnek: Myozitis ossifikans

 

63. Aşağıdaki mediyatörlerden hangisi lökosit aktivasyonuna ve kemotaksisi artırıcı etkiye sahiptir?
A) Nitrik Oksit
B) C5a 
C) Histamin
D) Lökotrien C4
E) PAF

Bu soruda ilk bakışta göze çarpan C5a. Tahminime göre pek çok kişi doğru olarak gösterilen yanıtı işaretlemiştir. Aslında bir doğru cevap daha var: PAF. Bu mediatörde lökositlerin endotel hücrelerine adhezyonunu uyararak lökosit aktivasyonu ve kemotaksise yol açıyor. Bu sorunun yanlış olmasının sebebi tek bir tabloyu baz alarak hazırlanmış olması: Etkilerine göre mediatörler tablosu.  Aşağıda verdiğim ilk tablo bu ve mediatörlerin ön planda olan etkilerini gösteriyor. Halbuki ikinci tablo (Akut İnflamasyonda Mediatörler (Özet)) daha detaylı ve mediatörlerin tüm etkilerini içeriyor. Böylece temelini bilmeden yalnızca tek bir tabloya bakarak soru hazırlandığında, bu tür sonuçlar oluşuyor. Bu tür sorularda, yani iki doğru cevap olduğunu fark ettiğinizde, ön planda olanı işaretlemek gerekir. Aslında sorunun iptal edilmesi gerekir ama bu olmasa bile sanıyorum PAF işaretleyen fazla kişi olmamıştır. Bu nedenle çok sorun yarattığını sanmıyorum ama yine de sınav sırasında, özelikle PAF’ın etkilerini bilecek kadar çok çalışmış olanlar için, kafa karıştırıcı ve vakit alıcı bir problem olmuştur.

Bu arada Histamin’ de bazı hücreler üzerinde kemotaktik etkiye sahip ama lökositi değil endotel hücrelerini aktive (endotel aktivatörü) ederek buna yol açıyor (2009 Robbins, sayfa 49).

Sitenin tablolar bölümünden: Etkilerine göre mediatörler            

Vazodilatasyon

Prostoglandinler, Nitrik oksid, Histamin

Permeabilite artışı

Vazoaktif aminler, C3a ve C5a, Bradikinin, LTC4, D4, E4, PAF, P maddesi

Kemotaksis, lökosit aktivasyonu

C5a, LTB4, Kemokinler, IL-1, TNF, Bakteri ürünleri

Ateş

Il-1, IL-6, TNF, Prostoglandinler

Ağrı

Prostoglandinler, Bradikinin

Doku hasarı

Lizozomal enzimler, Oksijen metabolitleri, NO

 

Sitenin tablolar bölümünden : Akut İnflamasyonda Mediatörler (Özet)

Mediatör

Kaynak

Vasküler sızma

Kemotaksis

Diğer

Histamin ve serotonin

Mast hücresi, trombosit

+   

-

 

Bradikinin

Plazma

-

Ağrı

C3a

Plazma

+

-

Opsonik fragman (C3b)

C5a

Makrofajlar

+

+

Lökosit adezyonu, aktivasyonu

Prostoglandinler

Mast hücreleri, membran fosfolipidleri

Diğerlerini güçlendirir

_

Vazodilatasyon, ağrı, ateş

LTB4

Lökositler

_

+

Lökosit adezyon ve aktivasyonu

LTC4, D4, E4

Lökosit ve mast hücreleri

+

-

Bronkokonstrüksiyon, vazokonstrüksiyon

Oksijen metabolitleri

Lökositler

+

-

Endotel hasarı, doku hasarı

PAF

Lökosit ve mast hücreleri

+

+

Bronkokonstrüksiyon, lökosit başlatıcısı

IL-1, TNF

Makrofaj ve diğerleri

-

+

Akut faz reaksiyonları, endotel aktivasyonu

Kemokinler

Lökosit ve diğerleri

-

+

Lökosit aktivasyonu

Nitrik oksid

Makrofaj, endotel

+

+

Vazodilatasyon, sitotoksisite

64. On iki yaşında bir kız çocuğunun deniz ürünlerinin tüketimini takiben vücudunda kaşıntılı eritemli deri lezyonları gelişiyor
 Bu tablonun gelişmesine katkıda bulunabilen inmünolojik mekanizma aşağıdakilerden hangisidir?

A) Gecikmiş tip hipersensitivite
B) C1 esteraz eksikliği 
C) Tip 1 hipersensitivite
D) İmmün kompleks birikimi
E) IgA eksikliği

Sitenin tabloar bölümünden: AŞIRI DUYARLILIK REAKSİYONLARI

Tip

Prototip

İmmün Mekanizma

Patolojik Lezyon

Tip I

Anaflaksi, alerjiler, atopik astım

IgE üretimi, mast hücrelerinden vazoaktif amin ve diğer mediatörlerin salınımı, inflamatuar hücreler (geç dönem)

Vasküler dilatasyon, ödem, düz kas kasılması, mukus üretimi, inflamasyon

Tip II

Otoimmün hemolitik anemi, Goodpasture sendromu

IgG, IgM üretimi, hedef doku veya hücrelerdeki antijenlere bağlanma, kompleman yada FC reseptörü aracılığı ile fagositoz yada lizis, lökosit birkimi

Hücre erimesi, inflamasyon

Tip III

SLE, bazı glomerülonefritler, serum hastalığı, Arthus reaksiyonu

Ag-Ab komplekslerinin bikrimi, kompleman aktivasyonu, lökosit birikimi, enzim ve toksik moleküllerin salınımı

Nekrotizan vaskülit (fibrinoid nekroz), inflamasyon

Tip IV

Kontakt dermatit, multiple skleroz, tip I DM, transplant rejeksiyonu, tüberküloz

T lenfosit aktivasyonu, a) sitokinlerin salınımı ve makrofaj aktivasyonu, b) T hücreli sitotoksisite

Perivasküler hücre infiltrasyonu, ödem, hücre zedelenmesi, granülomlar

Tip I hipersensitivite: Erken dönem 5-30 dakikada gelişip 60 dakikada biter. Geç dönem 2-24 saat sonra başlayıp birkaç gün sürer. Geç dönem olguların %50 kadarında görülür. Eozinofil, bazofil, nötrofil, monosit infiltrasyonu ve mukozal epitel hücrelerinde zedelenme vardır. Antijen ilk kez alındığında CD4+T hücrelerini uyarır ve sitokin (IL-4,IL-5) salınarak B hücrelerini uyarır. Plazma hücreleri oluşarak  Ig E üretilir. Mast hücresi ve bazofil yüzeyinde Fc reseptörüne tutunur. İkinci kez antijen alındığında bu hücrelerdeki ab ile birleşip degranulasyona yol açar. Bazofillerde bu bölgeye göç eder. Erken dönemde önceden oluşmuş primer mediatörler; geç dönemde ise yeni sentezlenen sekonder mediatörler salgılanır.

Primer mediatörler : Histamin, nötrofil-eozinofil kemotaktik faktörler, heparin ve nötral proteazlar (triptaz)

Sekonder mediatörler : Lipid yapısında olanlar ve sitokinler. Fosfolipaz A2 membran fosfolipidlerine etki ile araşidonik asit oluşturur.

·                LTC4, LTD4 : en güçlü vazoaktif ve spazmonejik ajanlar.

·                LTB4 : kemotaktik (nötrofil, eozinofil ve monositler için).

·                PGD2 : mast hücrelerinde en fazla oluşan araşidonik asit metaboliti. Bronkospazm ve mukus sekresyonunda artış yapar.

·                PAF : trombosit agregasyonu, histamin salınımı, bronkospazm, nötrofil ve eozinofil kemotaksisi, degranulasyonu yapar.

TNF a , IL-1, IL-3, IL-4, IL-5, IL-6 mast hücrelerinde üretilen sitokinlerdir

Cilt veya  mukozalarda lokal reaksiyon gelişebilir. Ürtiker , cilt - gıda allerjileri, saman nezlesi, bazı astım formları lokalize anaflaksiye örnektir. Parenteral uygulamalarda sistemik anaflaksi gelişir. Ana hedef akciğerdir. Pulmoner vasküler ve bronkospazm; mukus sekresyonu artışı ile obstrüksiyon ön plandadır. Larinks ödemi, GİS de kasılmalar oluşabilir. Ani şok ve ölüm görülebilir.

65. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde, merkezinde nötrofiller ve granüler materyalin bulunduğu granülomatöz iltihap görülür?
A) Tüberküloz
B) Sarkoidoz
C) Lepramatöz lepra
D) Sifiliz
E) Kedi tırmığı hastalığı

Kedi tırmığı hastalığı nekrotizan granülomatöz bir hastalıktır. Tüberkülozun nekrozundan farklı olarak, granülomların merkezindeki nekroz odağı içerisinde nötrofiller ve nükleer kırıntılar içeren granüler debris görülür.

Sitenin tablolar bölümünden:Granülomatöz Hastalıklar

Bakteriel

Tbc, Lepra, Sifilis, Brusella; Kedi tırmığı hastalığı, lenfogranüloma venerum

Parazitik

Şistozomiazis, Filariazis, Trişinozis

Mantar enfeksiyonu

Kriptokokkozis, Histoplazmozis, Blastomikoz, Koksidioides immitis

Yabancı cisim

Talk, sütür, protezler, damar greftleri

İnorganik metal ve tozlar

Silikozis, Berilyozis

Bilinmeyen

Sarkoidoz, Crohn hastalığı, Granülomatöz vaskülitler, Primer bilier siroz

 

66. Aşağıdaki durumların hangisinde ödem oluşma mekanizması diğerlerinden farklıdır?
A) Konjestif kalp yetmezliği 
B)  Malnütrisyon
C) Nefrotik sendrom
D) Karaciğer yetmezliği 
E) Hipoalbüminemi

Sonunda ödemle ilgili yanlış olmayan bir soru sorulabildi.

Sitenin tablolar bölümünden:

Ödemin Patofizyolojik Kategorileri

Hidrostatik basınç artışı

Venöz dönüş bozukluğu

·          Konjestif kalp yetmezliği

·          Konstriktif perikardit

·          Asit (karaciğer sirozu)

·          Venöz tıkanıklık yada kompresyon

-          Tromboz

-          Eksternal bası (kitle)

-          Alt ekstremitede inaktivite (uzun süreli yatağa bağlı olanlarda)

Arteriolar dilatasyon

·          Isı

·          Nörohümöral düzensizlik

 

Plazma ozmotik basıncında azalma

Protein kaybettirici glomerulopati (nefrotik sendrom)

Karaciğer sirozu (asit)

Malnütrisyon

Protein kaybettirici enteropati

 

Lenfatik tıkanıklık

İnflamatuar

Neoplastik

Cerrahi sonrası

Radyasyon sonrası

Sodyum retansiyonu

Böbrek yetmezliği ile birlikte aşırı tuz alımı

Sodyumun tübüler geri emiliminde artma

Renal hipoperfüzyon

Renin-angiotensin-aldosteron sekresyonu artışı

İnflamasyon

Akut inflamasyon

Kronik inflamasyon

Anjiogenez

67. Aşağıdakilerin hangisinde metastatik kalsifikasyon gelişebilir?
A) Yağ nekrozu
B) Nekrozlu tüberküloz granülomu
C) Ateroskleroz
D) Multipl miyelom 
E) Hasarlı kalp kapakçıkları

Patolojik Kalsifikasyon

Distrofik kalsifikasyon : Nekrotik odaklar, aterom plakları, zedelenmiş kalp kapacıklarına kalsiyum çökmesidir. Kalsiyum metabolizması ve serum düzeyi normaldir. Papiller tiroid karsinomu, overin seröz papiller karsinomu ve menenjiomda görülen psammom cisimcikleride distrofik lameller kalsifikasyondur. Tüberkülozun nekroz odağında da distrofik kalsifikasyon görülebilir.

Metastatik kalsifikasyon : Kalsiyum metabolizmasında değişiklik  ve serum düzeyinde artış vardır.Hiperparatiroidizm, multiple myelom, lösemi, kemiğe metastaz gibi kemik yıkımı artışı, vitamin D intoksikasyonu, süt-alkali sendromu, sarkoidoz, paraneoplastik sendromlar (ör: akciğerin skuamöz hücreli karsinomu) gibi hiperkalsemik durumlarda görülebilir.Tüm vücutta oluşabilirsede en sık kan damarları, böbrek, akciğer ve mide mukozasının intersisyel bölgelerinde birikir. Çoğu kez klinik bulgu oluşturmaz. Ağır durumlarda akciğerde solunum bozuklukları ve böbreklerde nefrokalsinozise bağlı hasar oluşturur

68. Aşagıdakilerden hangisinin gelişiminde viral etki söz konusu değildir?
A) Gastrik MALToma 
B) Sinonazal papillom
C) Servikal in situ karsinom
D) Nazofarenks karsinomu
E) Hepatoselüler karsinom

Gastrik MALT lenfoma virüs değil, bakteri etkisi (H. Pylori) ile ilişkilidir.

Sitedeki neoplazi notundan: Enfeksiyöz Karsinojenler

DNA virüsleri:
• HPV:   Tip  serviks ve anogenital skuamöz hücreli karsinom, bazen ağız
Þ16,18,31,33,35,51   skuamözÞ kondilom, Tip 1,2,4,7 Þve    larinks karsinomu, Tip 6,11 (düşük risk)  papillom (siğil). Maliğn tipleri direkt etkilidir. E6 proteini p53’e; E7 proteini Rb genine bağlanır ve inisiatör etki yapar. Sigara, mikrobial enfeksiyonlar, beslenme bozuklukları ve hormonal değişiklikler kofaaktör olarak rol oynar. İmmün yanıt da önemlidir.
• Epstein Barr virüsü : Burkitt lenfoma, B hücreli lenfomalar (öz. AİDS ve transplantasyon), bazı Hodgkin olguları, nazofaringeal karsinomlar (lenfoeepitelioma) ve  immun yetmezlikte leiomyosarkom gelişimine yol açar. EBV, orofarinks ve CD21 molekülü aracılığı ile B lenfositlerini enfekte eder. Enfeksiyon latent olup lenfositi öldürmez ama immortalize edebilir. EBV, direkt karsinojenik değildir. Genetik ve çevresel faktörlerde etkilidir.
• HSV tip 8: Kaposi sarkomu, AIDS’li hastada effüzyon lenfoması (B hücreli) ve mulitiple myelomda suçlanmaktadır.
• Hepatit B virüsü: Hepatoselüler karsinom ile ilşkilidir. Uzak doğu ve Afrika’da endemiktir. Tayvan’ da HBV ile enfekte olanlarda tümör riski, olmayanlara göre 200 kat yüksektir. Tek başına direkt etkili değildir. Aflatoksin ile birlikte, direkt etki yapabilir. Virüsün HBx proteini, p53’ü etkileyerek hücre çoğalmasını arttırabilir.

RNA virüsleri
• HTLV-1 : CD4+T lenfositlerinin maliğn tümörü olan T hücreli lösemi/ lenfomayı oluşturur. Japonya ve Karayiplerde endemik; diğer bölgelerde sporadiktir. Cinsel ilişki, kan ürünleri ve emzirme ile enfekte T lenfositleri bulaşır. Enfekte olanların %3-5 kadarında, 40-60 yıl sonra tümör gelişir. Lösemi yanı sıra, tropikal spastik paraparezi denilen demyelinizan hastalık, uveit ve artrit gelişebilir.
• Hepatit C virüsü : Kronik karaciğer hasarı ve inflamasyonu izleyerek oluşan rejenerasyon, genetik instabilite ve tümör gelişimine yol açabilir.

Helikobakter Pylori
Kronik gastritli hastaların %90’ında H.pylori mevcuttur. Çoğunda klinik tablo oluşturmaz. %20-30 ülsere yol açar. Az olguda karsinom ve lenfoma oluşturabilir. CagA (sitotoksin ile ilişkili gen A) geni içeren grubu ile hastalık daha sıktır. Virulansla ilişkili VacA geni, apoptoza yol açar. 
• Kronik gastrit, multifokal atrofi ve düşük asit sekresyonu, intestinal metaplazi ve displazi üzerinden, intestinal tipte gastrik karsinoma yol açar. 
• H. Pylori, B hücrelerinin aktif proliferasyon göstererek t(11;18) translokasyonu gibi genetik anomaliler edindiği lenfoid infiltrasyonlara yol açar. Mukoza ile ilişkili lenfoid doku tümörleri olan MALT (marginal zon) lenfoma oluşur. H. Pylori tedavisi ile tümör gerileyebilir.

69. Aşağıdaki vaskülitlerin hangisinde morfolojik olarak farklı evredeki lezyonların aynı anda, hatta aynı damarda bulunması karakteristiktir?
A) Kawasaki hastalığı 
B) Takayasu arteriti
C) Temporal arterit 
D) Poliarteritis nodosa 
E) Wegener granülomatozu

Poliarteritis nodozaya bu ismin verilmesinin nedeni polimorfik görünümüdür. Aynı damarın farklı bölgelerinden alınan örneklerde bir odakta akut nekrotizan vaskülit görülürken diğer alanlarda subakut vaskülit ve hatta fibrozis ile karakterli kronik vaskülit izlenebilir.

70. Özellikle uzun ekstremiteleri, bilateral lens ektopisi, mitral valv prolapsusu ve aort dilatasyonu bulunan bir hastanın genetik incelemesinde fibrillin-1 geninde mutasyon saptanmıştır.
 Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ehlers Danlos sendromu
B) Marfan sendromu 
C) a-antitripsin eksikliği
D) Von Hippel –Lindau hastalığı
E) Niemann-Pick hastalığı

Sitedeki konularına göre TUS soruları/çocukluk çağı ve genetik hastalıklar, soru 9’un açıklamalı yanıtı: Marfan Sendromu, kromozom 15p21.1 de yerleşen fibrilin geni mutasyonu ile oluşur. % 70-85 familyal olup OD geçişlidir. Fibrilin bağ dokusunda mikrofibriler ağ oluşturan bir glikoproteindir. Bu yapı en çok aorta, ligamanlar ve lensi destekleyen silier zonulde belirgindir.
•    Uzun boy, uzun ekstremiteler, uzun parmaklar (örümcek parmak) 
•    Eklem bağlarında gevşeklik hiperekstansiyon
•    Dolikosefali, supraorbital kenarlarda belirginleşme
•    Kifoz, skolyoz, dorsal ve lomber vertebra rotasyonu, luksasyonu, pektus ekskavatum veya karinatum
•    Gözde bilateral lens subluksasyon veya dislokasyonu (ektopisi)
•    KVS’de mitral valv prolapsusu ve asendan aorta medial nekrozu, medial destek yokluğu ile aort yetmezliği; %30-45 olguda aort diseksiyonu ile ölüm gelişebilir. 
İkinci ölüm nedeni kalp yetmezliğidir.
•    Tanıda ekokardiografi değerlidir.

71. Aşağıdakilerden hangisi bakteriyel lobar pnömoni gelişiminin mikroskopik evrelerinden biri değildir?
A) Konjesyon 
B) Gri hepatizasyon
C) Kırmızı hepatizasyon 
D) Organizasyon 
E) Rezolüsyon

Organizasyon, lobar pnömonin gelişim aşaması değil komplikasyonu olarak gelişebilir.

72.  Reaktif germinal merkezler çerçevesindeki küçük lenfoid hücrelerin proliferasyonu ve t(11:14) translokasyonu ile karakterize matür B hücreli lenfoma aşağıdakilerden hangisidir?
A) Küçük lenfositik lenfoma
B) Marjinal zon lenfoması
C) Foliküler lenfoma 
D) Burkitt lenfoma
E) Mantle hücreli lenfoma

Sitedeki lenfoma notundan: Mantle Hücreli Lenfoma
4.-5. dekatta ve erkeklerde daha sık görülür. Germinal merkezleri çevreleyen normal B lenfositlerine benzeyen hücrelerden oluşur. Yuvarlak yada çentikli hücreli, küçük lenfositlerdir. Çoğunda jeneralize lenfadenopati, %20-40 olguda periferik kan tutulumu vardır. Kemik iliği, dalak beyaz pulpası, karaciğerde periportal bölgeler ve barsak tutulumu (lenfomatoid polipozis) görülebilir. İmmünfenotip olarak CD19, CD20, CD5, yüksek düzeyde yüzey Ig ağır zincirleri, silkin D1 proteini içerirler.  11. kromozomdaki siklin D1 loküsü ve 14. kromozomdaki IgH loküsünü içeren translokasyon (t(11;14) ile ilişkilidir. Siklin D1 ekspresyonu artarak, hücre siklusunda G1-S fazı geçişini kolaylaştırır. Ağrısız lenfadenopati, %50 splenomegali ve gastrointestinal sistem tutulumu görülebilir. Kötü prognozlu olup ortalama sağkalım
 3-4 yıldır. Tedaviye yanıt vermez.

Sitedeki tablo ve neoplazi notundan: Onkogen translokasyonu

Maliğnite

Translokasyon

Etkilenen genler

Kronik myeloid lösemi

(9;22)

Abl(9), bcr (22)

AML ve ALL

(4;11)

AF4 (4), MLL (11)

Burkitt lenfoma

(8;14)

c-myc (8), IgH (14)

Mantle hücreli lenfoma

(11,14)

Cyclin D (11), IgH (14)

Foliküler lenfoma

(14;18)

IgH (14), bcl-2 (18)

T hücreli ALL

(8;14)

c-myc (8), TCR-alfa (14)

Ewing sarkom

(11;22)

FI-1 (11), EWS (22)

 

73. Altmış yaşında diyabeti ve deride yaygın pigmentasyonu olan bir erkek hastada hepatomegali nedeniyle yapılan karaciğer biyopsisinde siroz ve hepatosit siloplazmalarında yoğun demir birikimi saptanmıştır
 Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Wilson hastalığı 
B) Hemakromatozis 
C) a -antitripsin eksikliği 
D) Steatohepatit
E) Biliyer Siroz

Genetik hemokromatozis otozomal resesif geçiş gösteren herediter hastalıktır. 6. kromozomun kısa koluda yerleşen gen defekti vardır. Edinsel olgularda ise aşırı demir yüklemesi, inefektif eritropoez yaka kronik karaciğer hastalıkları neden olabilir (sekonder hemokromatozis). Bulgular depo demiri 20 gramı aştıktan sonra ortaya çıkar (Normalde 2-6 gramdır). Klinik bulgular 4.-6. on yılda belirginleşir. Kadınlar menstruasyonla demir kaybettikleri için erkeklerde daha sık görülür             (5-7/1).

 

Hastalarda:

1.             Hemosiderin birikimi(Karaciğer, pankreas,  myokard,  hipofiz,  adrenal,  tiroid,  paratiroid,  eklem ve ciltte)

2.             Mikronodüler siroz

3.             Pankreatik fibrozis görülür.

 

Karaciğerde birikim altın sarısı granüller olarak, periportal hepatositlerden başlayıp zamanla lobule,  safra duktus epiteli ve Kupffer hücrelerine yayılır.  Prusya mavisi ile mavi renkte boyanır. Demir direkt bir hepatotoksindir,  inflamasyon görülmez.  Karaciğer biraz büyümüş,  çikolata rengindedir.  Fibrozis gelişir ve mikronodüler siroz oluşur. 

Fikse edilmemiş karaciğerde erişkinlerde demir 1000 m/gm’dır.  Genetik hemokromatozisli erişkinlerde 10. 000m/gm,  sirozda ise 22. 000 m/mg civarındadır. Kesin tanı karaciğerde gram başına biriken demir miktarı ölçülerek biyokimyasal olarak konur.

 

Pankreas pigmentli ve fibrotiktir.  Parankim atrofisi,  asiner hücreler,  ada hücreleri ve stromada hemosiderin birikimi vardır.  Cilt pigmentasyonu kısmen dermal makrofaj ve fibroblastlarda  demir birikimine; daha çok da epidermal melanin üretiminde artışa bağlıdırHer iki bölgede birikim bronz diabet tablosuna yol açar.  Eklem tutulumunda sinovit ve kalsiyum pirofosfat birikimi pseudogut oluşturur. Hipofizde demir birikimi sonucunda testisler küçük ve atrofik olabilir.  Kalpte büyüme ve myokardda kahverenkte görünüm belirgindir.

 

Demirin dokuları zedelemesi 3 mekanizma ile oluşur.

1.             Demirin katalizlediği serbest radikal reaksiyonları ile lipid peroksidasyonu

2.             Kollajen oluşumunun uyarılması

3.             Hücre DNA’ sı ile direkt ilişki  sonucunda hepatosellüler karsinom gelişimi veya letal zedelenme

 

Etkiler canlı hücrelerde geri dönüşümlü olup tedavi ile fonksiyon düzeltilebilir.  Sekonder hemokromatozisin en sık nedeni inefektif eritropoez sonucu oluşan anemilerdir.  Hem transfüzyonlar hem de demir emilimi artmıştır.  Afrika yerlilerinde  demir kaplarda fermente edilen alkolik içeceklerle genetik hemokromatozise benzer bulguların oluşması Bantu siderozis olarak isimlendirilir.

 

Hemokromatozisde ölüm nedeni kalp yetmezliği, siroz veya uzun dönem sonrasında gelişen hepatosellüler karsinom olabilir. Hemokromatozisde karsinom riski normale göre 200 kat yüksektir. Tedavi riski azaltmaz.

74. Viral immünizasyonu takiben gelişebilen demiyelinizan hastalık aşağıdakilerden hangisidir 
A) Akut dissemine ensefalomyelit 
B) Progresif  multifokal lökoensefalopati 
C) Santral pontin miyelinolizis
D) Marchiafava Bignami hastalığı 
E) Adrenolökodistrofi

Akut dissemine ensefalomyelit viral enfeksiyon yada viral immünizasyonu izleyerek oluşabilen diffüz, monofazik demyelinizan hastalıktır. Klinik gidiş hızlı olup hastaların %20si kaybedilir. (2009 Robbins’, sayfa 1312)

75. Tip II membranoproliferatif glomerülonefrit tanısı alan nefrotik sendromlu bir hastanın böbrek biyopsisinde tanı koydurucu elektron-yoğun birikimler glomerülün neresinde lokalize olur?
A) Mezangiyum 
B) Lamina densa 
C) Subepitelyal alan 
D) Subendotelyal alan 
E) Bowman kapsülü

Sitedeki böbrek hastalıkları notundanTip II MPGN de lamina densa tabakası düzensiz, kurdela gibi, elektron yoğun bir yapıya dönüşür  ve yoğun birikim hastalığı da denir. C3 birikimi  mezenjiumda halka tarzında agregat yapar  IgG ve erken kompleman bileşikleri genellikle yoktur. Kompleman alternatif yoldan aktive olur. Hasta serumlarında C3NeF (nefritik  faktör)  bulunur ve alternatif yol C3 konvertazı bağlar. Konvertaz stabilize olur ve C3 degradasyonu ile hipokomplemanemi yapar. C3NeF otoantikordur ve diğer otoimmun hastalıklarda olduğu gibi genetik yatkınlık sözkonusudur.Büyük çocuk yada genç erişkinlerde klinik bulgu verir. Bazen hızla ilerleyen GN’e dönüşebilir. Prognoz kötüdür (10 yıl içinde%50 KBY)Tip II MPGN prognozu daha kötü olup, dolaşımdaki nefritik faktör nedeni ile,  transplantasyon sonrası tekrarlama eğilimindedir.

 

76. Anormal matriks yapılanması ile karakterize kemik gelişim kusuru aşağıdakilerden hangisidir?
A) Osteopetrozis 
B) Akondroplazi
C) Osteogenezis imperfekta 
D) Osteitis deformans
E) Osteomalazi

Osteogenezis imperfekta tip I kollajenin yapısında defekt ile karakterli olup bağ dokusunun en sık kalıtsal hastalığıdır. Kemiklerin yanı sıra eklemler, diş, gözler, kulaklar ve cilt gibi bölgeleride etkiler. Genellikle OD geçişlidir. Kemik kırıkları, mavi görünümlü sklera, işitme kaybı ve diş anomalileri görülür.

77. Otuz beş yaşında kadın hastada uterus kubbesinde nodül palpe ediliyor. Yıllar içinde yavaş büyüyen kitlenin histolojik olarak birbirini çaprazlayan iğsi hücreden oluştuğu görülüyor
 Hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir. 
A) Hematom
B) Leiomyoma 
C) Karsinosarkom
D) Stromal tümör
E) Adenokarsinom

Leiomyom (fibroid)

Kadınlarda en sık görülen benign tümör olup üreme çağında %75 sıklıktadır. Zencilerde daha sıktır. Çok sayıda sitogenetik anomali olması, pek çok genetik mekanizmanın rol aldığını gösterir.

Östrojen ve oral kontraseptifler büyütürken postmenapozal dönemde küçülürler. Makroskobik olarak iyi sınırlı, gri-beyaz kitlelerdir. Değişik çaplarda, bir veya fazla sayıda olabilir. İntramural-submukozal-subserozal yerleşebilirler. Subserozal olanlar çevre organlara tutunup kan akımı elde ederse parazitik leiomyom denir. Büyük olanlarda sarı-kahverengiden kırmızı renge değişen yumuşama alanları (kırmızı dejenerasyon) ve kistik odaklar bulunabilir. Menapoz sonrası hyalinize olup bazen kalsifiye olabilir. Birbiri ile kesişen düz kas demetlerinden oluşur. Beniğn olduğu halde atipi içeren simplastik leiomyom; hücreden zengin selüler leiomyom; beniğn metastaz yapan ve dissemine peritoneal leiomyomatozis gibi nadir varyantları vardır. Maliğniteye dönüşüm çok nadirdir.

 

78. Otuzbeş yaşında testiste kitlesi olan olan bir erkek hastada yapılan biyopside fibröz saptalarla ayrılan geniş sitoplazmalı hücrelerden oluşan neoplazm saptanmıştır. İmmünohistokimyasal incelemede neoplastik hücrelerin insan koryonik gonadotropin (HCG) ve a-fetoprotein (AFP) ile negatif plasental alkalen fosfataz (PLAP) ile pozitif olduğu saptanmıştır.
 Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Embriyonel karsinom
B) Koryokarsinom
C) Endodermal sinüs tümörü
D) Matür teratom
E) Klasik seminom

Seminom 30-50 yaş arası en sık görülen testis tümörüdür. Makroskobik olarak iyi sınırlı olup hemoraji ve nekroz belirgin değildir. Mikroskobik olarak berrak sitoplazmalı  hücrelerin solid proliferasyonu, fibröz bantlar ve lenfositik infiltrasyon görülür. PLAP immünhistokimya ile pozitiftir. %10-50 olguda HCG üretebilir. Nonseminomatoz tümörlere göre daha iyi prognozlu ve radyosensitiftir. (Sitede konularına göre TUS soruları/erkek genital sistemi/soru 7’nin açıklaması)

 

79. Aşağıdaki tiroid tümörlerinden hangisinin stromasında amiloid bulunur?
A) Foliküler karsinom
B) Papiler karsinom
C) Medüller karsinom 
D) Anaplastik karsinom
E) Hürthle hücreli karsinom

Sitedeki konularına göre tus soruları/Endokrin sistem/Soru:2’nin açıklamalaı yanıtı: :Medüller karsinom, tiroidin kalsitonin üreten parafoliküler C hücrelerinden gelişen maliğn tümördür. Çoğu sporadik olup ileri yaşlarda görülsede bir kısmı ailesel sendromlarla birliktedir. MEN tip IIa ve MEN tip IIb ile ilişkili olabilir. Nöroendokrin bir tümör olup nöroendokrin belirleyiciler (kromogranin, sinaptofizin) içerir. Olguların bir kısmında, tümör içerisinde prokalsitonin yapısında (Acal) amiloid birikimi görülür.

 

80. Deride plaklar ve tümörler oluşturan dermis ve epidermiste T hücre infiltrasyonu ile karakterize neoplastik deri hastalığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mikozis fungoides 
B) Psöriazis
C) Liken planus
D) Pemfigus 
E) Mastositozis

Sitedeki lenfoma notundan: Mikozis Fungoides/Sezary Sendromu
CD4+ T lenfositlerinin maliğn tümörüdür. Cilt tutulumu ön plandadır. İnflamatuar premikotik faz, plak fazı ve en sonunda tümör fazı gelişir. Epidermis ve üst dermisi infiltre eden maliğn hücrelerin serebriform nüveleri vardır. Ekstrakutanöz yayılım lenf nodu ve kemik iliğine olur. Sezary sendromunda jeneralize eksfoliatif eritrodermi ve eşlik eden Sezary (serebriform) hücrelerini içeren lösemi vardır. Yavaş gidişli olup ortalama sağkalım 8-9 yıldır.